kahve makinesine doğru giderken gıcırtılı bir sesle kıkırdadı.
ikisinin birbirini daha iyi tanımasının vakti gelmişti. Garrett,
Bob Amcanın peşinden ofisime daldığı günden beri Cookie onu
çok beğeniyordu. O sırada bir araştırmanın ortasmdaydılar ve
Garrett bekleme odasında, yani Cookie’nin ofisin de beklemişti.
Ubie de o sırada bana özel olarak, Heights’daki yaşlı kadının
öldürülmesi hakkında bir şey bilip bilmediğimi sormuştu, ikisinin
ne konuştuğunu bilmiyordum, ama Cookie bir daha eskisi gibi
olamamıştı. Belki de on dakika boyunca uzun, kaslı, kahve
karamel tenli bir adam güneşte parıldayan gümüş gibi gri
gözleriyle ona baktığı içindi.
Garrett, kadınları etkilemeyi çok iyi bildiğini belli eden bir
tavırla sırıttıktan sonra kanepemin çaprazındaki koltu ğa oturdu.
“Anaokulu öğretmeni” dedi. Herhalde Cookie’nin arabası
hakkında ne bulduğuyla ilgili sorumu yanıtlıyordu. Ben de o
sırada kahveme onu tanınmaz hale getirecek kadar krema
ekledim.
Cookie’ye göz kırparak, “Swopes” dedim, “büyüdüğünde ne
olmak istediğin umurumuzda değil. Cookie’nin arabası hakkında
ne bulduğunu öğrenmek istiyoruz.”
Cookie’nin gözleri fal taşı gibi açıldı. “Ben im arabam mı?”
diye fısıldadı.
Garrett, Bay Wong’un durduğunu, yani süzüldüğünü bildiği
köşeyi incelerken dalgın dalgın, “Çok komiksin” dedi. “Arabanın
eski sahibi anaokulu öğretmeniymiş.”
“Yani arabanın benden önceki sahibi mi?” diye soran Cookie
kahvesine hiçbir şey katmadan kanepeye, Garrett’m kar şısına
oturdu.
Garrett gülümsedi. Bunun Cookie’nin Garrett’la konuşur ken
kurduğu en uzun cümle olduğunu fark edince ben de gü lümsedim.
“Evet. Kadın hız yüzünden bol bol ceza yemiş.”