Test Drive | Page 118

“Cookie?” Arkadaşım hiç kapı çalmazdı. “Diğeri.” “ikiden fazla arkadaşım var, Reyes.” Kapıyı açtığımda Garrett, "Onu duydum” dedi. Göz açıp kapayıncaj^a dek silahını çekti. Bunu yapmayı kesinlikle öğ renmem gerekiyordu. “Nerede o?” Paldır küldür içeri dalıp sağa sola baktı. Reyes hâlâ oradaydı. Onu hissedebiliyordum, ama göremiyordum. Garrett’in ise onu göremediği kesindi —gerçi bunun önemi yoktu ama. Silah Şeytanın oğluyla yapılacak bir mücadelede pek işe yaramazdı. “Burada değil.” Garrett çenesini kasarak bana döndü. “Anlaştığımı zı sanıyordum.” “Sakin ol, dostum” derken kapıyı kapattım ve onun yanın dan geçip içeriye doğru yürüdüm. Kafeine ihtiyacım vardı, “insan bedeni burada değil. Cisimsiz bedeni de somurtmak üzere bir yerlere gitti.” En sevdiğim, üzerinde EDWARD KUMRALLARI SEVİYOR yazan fincanıma uzanırken uzaktan gelen bir hırılt ı duydum. “Akşamın bu saatinde kahve mi içiyorsun?” “Ya bunu içeceğim, ya Jack Daniel’s şişesinin beşte biri ni.” “Farrow’un insan bedeni, cisimsiz bedeni meselesi... bunlar beni biraz ürkütüyor.” Ben, “Bagajdaki Ölü’nün kim olduğunu öğrenebildin mi?” diye soracaktım ki Cookie üzerinde pijamasıyla içeri girdi. Evde başka birinin olmasına şaşırarak, “Aa” dedi. “Hmm, belki de üstümü değiştirmeliyim.” Kaşlarımı çatıp, “Saçmalama” dedim. “Swopes rahatsız olmaz.” Cookie göğüslerini mahcup mahcup örterek, “Doğru ya” dedi. Sanki pijamasının altından bir şey görünüyordu. Cookie