BOLEYN KIZI ¦ 209
Kral Francis tutsak alındı, Fransa yerle bir edildi. Yeğenin ve ben Avrupa'nın en büyük
krallarıyız ve ittifakımız her şeyi ele geçirecek. Babamın sen ve ailenle ilgili planladığı her şey
bugün bize verildi."
Kraliçenin yüzü sevinçten pırıl pırıldı, Henry'nin öpücükleri bu yüze kazınmış yıllan alıp
götürmüştü. Mavi gözleri ışıl ışıl, yüzü pespembe, beli Henry'nin kollarında kıpır kıpırdı.
"Tanrı İspanya'yı ve İspanyol prensesini korusun!" diye gürledi Henry aniden ve sarayın bütün
erkekleri bir ağızdan tüm güçleriyle tekrarladılar.
George göz ucuyla bana bakıp, "Tanrı İspanyol prensesini korusun," dedi alçak sesle.
"Amin," dedim ve kocasının omzuna yaslanan bu kadının ışıltısına, ona tezahürat eden saray
ahalisine kalbimin derinlerinden gülümsediğimi fark ettim. "Amin. Tanrı onu hep şu andaki gibi
mutlu etsin."
O gece ve onu takip eden dört gece, zafer sevinciyle sarhoş olduk. Sanki mart ortasında on iki
gece alemleri yapar gibiydik. Sarayın sütunlarının ötesinden Londra'ya kadar yol boyunca
yanan şenlik ateşlerini görebiliyorduk. Her köşede bir ateşle, ateşlerde çevrilen kuzu ve
danalarla, şehir gece gökyüzünün altında kıpkırmızıydı. Ülkedeki herkes İngiltere'nin ezelî
düşmanının yenilişini kutlarken peş peşe durmadan çalan kilise çanlarının sesini
duyabiliyorduk. Zaferin şerefine isimlendirilen özel yemekler yedik. Pavia hindisi, Pavia
pudingi, İspanyol lokumu ve Charles Blancmange şarabı. Kardinal Wolsey, St. Paul
Katedrali'nde özel bir
210 ¦ Philippa Gregory
kutlama duası emretti ve ülkedeki bütün kiliseler Pavia'da kazanılan zafer ve İngiltere adına bu
zaferi kazanan imparatora, Kraliçe Katherine'in biricik yeğeni İspanya Kralı Charles'a
teşekkürlerini iletti.
Şimdi kralın sağ yanında kimin oturacağına dair en ufak bir soru işareti kalmamıştı. Üzerinde
koyu kırmızı ve altın rengi bir elbise, dudaklarında hafif bir gülümsemeyle başı dimdik büyük
salondan geçen kraliçe oturacaktı. Yeniden gözde oluşunu hiç abartmadı. Bunu da tıpkı
adetinin kesilmesini karşıladığı gibi karşıladı. Kraliyet evliliğinin doğası olarak.. . Şimdi yıldızı
tekrar parladığına göre gölgedeyken hiç yapmadığı gibi gururla yürüyordu.
Henry hediyeyi veren insanı hediyeden sıkılana, hediye bozulana ya da istediği gibi çıkmayana
dek severdi. Ve mart sonuna doğru İspanya Kralı Charles'ın hayal kırıklığı yaratabileceğine dair
ilk işaretler gelmeye başladı.
Henry'nin planı Bourbon Dükü'nü ufak bir payla geçiştirerek Fransa'yı aralarında bölüşmekti.
Henry gerçekten Fransa kralı olacak, Papa'nın yıllar önce ona bahşettiği eski unvanı yeniden
elde edecekti. Ancak İspanya Kralı Charles'ın hiç acelesi yoktu. Henry'nin Fransa Kralı olarak
taç giymesi amacıyla Paris'e gitmesi için planlar yapacağı yerde Kutsal Roma İmparatoru
olarak taç giymek üzere kendi Ro-ma'ya gitmişti. Bundan da beteri Charles İngilizlerin bütün
Fransa'yı ele geçirme planıyla hiç ilgilenmiyordu. Kral Francis savaş esiri olarak elindeydi ama
şimdi onu Fransa'ya, daha geçenlerde yerle bir edilen tahtına geri dönmek üzere serbest
bırakmayı düşünüyordu.
"Tanrı aşkına neden? Neder» böyle bir şey yapıyor?" diye gürledi Henry, Kardinal WoLsey'e
öfkeyle patlayarak. Kralın etrafındaki en küçük halkanın en sevilen adamı bile gerildi.
BOLEYN KIZI ¦ 211
Saray kadınlarının ürktüğü zaten belliydi. Sadece büyük salonun en yüksek masasında kralın
yanındaki sandalyesinde oturan kraliçe sanki ülkenin en güçlü adamı öfkeden kontrolünü
kaybetmiş halde burnunun ucunda oturmuyormuş gibi sakindi.
"Bu deli İspanyol köpeği neden bize ihanet etti ki? Fran-cis'i neden serbest bırakıyor ki? Aklını
mı kaçırdı?" Kraliçeye döndü. "Senin bu yeğenin kafayı mı üşüttü? Pahalıya mal olacak
birtakım oyunlar mı oynuyor? Babanın babamı kazıkladığı gibi o da beni mi kazıklamaya
çalışıyor? Bu İspanyol Krallarında ihanet kanı falan mı var? Cevabınız nedir bayan? Size
yazıyor, değil mi? En son ne ya'zdı? En büyük düşmanımızı serbest bırakmak istediğini mi? Deli
ya da aptal olduğunu mu yoksa?"
Kraliçe araya girip girmeyeceğini görmek için göz ucuyla kardinale baktıysa da olayların aldığı
son şekil itibarıyla Wolsey artık kraliçenin dostu değildi. Boş ifadesiyle öylece durup kraliçenin
sert bakışlarına diplomatik bir sükûnetle karşılık verdi.