Test Drive | Seite 162

İşte o gece bu genç, yakışıklı kralın, annesi yaşında görünen o nemrut kadına yakışmadığını söyleyen pek çok kişi oldu. Kraliçe Katherine şimdilerde saray olan o dövüş alanını iyice yenik düşene dek terk etmedi. Kraliçenin kocasına karşı çıkacak cesareti kendinde toplamasını seyretmek ablam dışında her kadını utandırırdı. Prenses Mary'nin hastalığını duymasından sadece birkaç gün sonra emrindeki nedimeleri ve beyefendisi, birkaç elçi ve o dönemde her yerde boy gösteren Thomas Cromwell'le birlikte yemek yiyordu. Thomas More da oradaydı ama olmamayı tercih edermiş gibi görünüyordu. 440 ¦ Philippa Gregory Etler kaldırılmış, meyve ve tatlı şarap getirilmişti. Kraliçe krala dönüp sanki ufacık bir şey rica ediyormuş gibi bir havayla Anne'i saraydan uzaklaştırmasını rica etti. Anne için 'utanmaz yaratık' dedi. Thomas More'un yüzündeki ifadeyi gördüm. Benim de yüzümde aynı şaşkın ifadenin olduğunu biliyordum. Kraliçenin Majestesine halk içinde meydan okuyabileceğine inanamazdım. Davası şu anda Roma'da Papa'nın önünde olan bu kadının aslında kocasıyla odasında yalnız yüzleşmesi ve kibarca metresini bırakmasını istemesi gerekirdi. Önce bunu neden yaptığını anlayamadım, sonradan uyandım. Bunu Prenses Mary için yapıyordu. Amacı prensesi görmesine izin vermesi için kralı rezil etmekti. Kızını görmek için her şeyi riske atıyordu. Henry'nin yüzü öfkeden kıpkırmızı oldu. Gözlerimi masaya dikip o öfkenin üzerime dönmemesi için dua ettim. Başım önüme eğikken göz ucuyla yanıma baktım ve Büyükelçi Chapuys'un da aynı benim gibi büzüldüğünü gördüm. Sadece kraliçe ellerinin titrediği görünmesin diye koltuğunun kenarlarına sıkı sıkı yapışmış, başı dimdik yukarıda, gözleri Henry'nin mosmor olan yüzüne kenetlenmiş, yüzünde kibar bir rica ifadesiyle krala bakıyordu. "Tanrı şahidim olsun!" diye gürledi Henry kraliçeye. "Leydi Anne'i asla saraydan göndermeyeceğim. O aklı başında kimseyi gücendirecek bir şey yapmadı." "Ama senin metresin," dedi kraliçe sakin bir sesle. "Ve bu inançlı bir aile için skandal anlamına gelir." "Asla!" Henry artık bağırmıyor, güdüyordu. Olduğum yerde kasıldım, kral yaralanmış bir ayı kadar ürkütücüydü. "Asla! Anne kesinlikle erdemli bir kadın!" BOLEYN KIZI ¦ 441 "Hayır, değil," dedi kraliçe sükûnetini bozmadan. "Eylemleri değilse bile düşüncelerinde ve sözlerinde utanmaz ve yüzsüz. İyi bir kadına ya da inançlı bir prense eşlik edecek biri değil." Henry ayağa fırladı ama kraliçe hiç istifini bozmadı. "Benden ne istiyorsun Tanrı aşkına?" diye haykırdı Henry karısının suratına. Tükürüğü kraliçenin yüzüne sıçradı. Katherine ne gözlerini kırpıştırdı, ne de yüzünü çevirdi. Henry öfkeden çılgına dönmüş halde tepesinde dikilirken o sanki taştan yapılmış gibi sandalyesinde kımıldamadı. "Prenses Mary'yi görmek istiyorum," dedi alçak sesle. "O kadar." "Git!" diye şarladı Henry. "Git! Git, Tanrı aşkına git! Git de huzur bulalım. Git ve geri gelme!" Yavaşça Katherine ayağa kalktı. "Seni bırakmayacağım, kızım için bile olsa, kalbimi çok kırmana rağmen," dedi sesini yükseltmeden. Uzun, sancılı bir sessizlik oldu. Başımı kaldırdım. Gözlerinden yaşlar süzülüyordu ama yüzü oldukça sakindi. Biliyordu ki, çocuğunu görme hakkından o dakika feragat etmişti, çocuğu ölüm döşeğinde olsa bile. Henry bir an gözlerinde muazzam bir nefret ve hışımla ona baktı, kraliçe başını çevirip arkasındaki hizmetkârlardan birini başıyla yanına çağırdı. "Majestelerine şarap ver," dedi sakin sakin. Kral öfkeyle ayağa zıplayıp koltuğunu geriye itti. Koltuk tahta zeminde çığlık gibi bir ses çıkarttı. Büyükelçi, bakan ve hepimiz ne yapacağımızı bilemeyerek onunla birlikte ayağa kalktık. Henry sanki hali kalmamış gibi koltuğuna geri çöktü. Biz de iyice şaşalayıp yerimize geri oturduk. Kra442 ¦ Philippa Gregory liçe Katherine ona baktı, yüzünde en az kocasınınki kadar bitkin bir ifade vardı ama yenilmemişti. "Lütfen," dedi alçak sesle. "Hayır," diye cevap verdi Henry.