Test Drive | Page 152

Hana dek bana eşlik etti. "Umarım akşam yemeği olarak sana güzel bir şeyler hazırlarlar. Tavuk sözü verdiler ama korkarım onun yerine sıska ve yaşlı bir kaz gelebilir." Güldüm. "Ne gelirse gelsin! Öyle açım ki, her şeyi yiyebilirim. Yemekte bana eşlik eder misin?" Bir an evet diyecek sandım ama önümde hafifçe eğilip, "Ben adamlarımla yiyeyim," dedi. Davetimi reddettiği için biraz alındım. "Nasıl istersen," dedim istifimi bozmadan ve hanın alçak tavanlı odasına girdim. Ateşin önünde ellerimi ısıttım, demirli küçük pencereden göz ucuyla dışarı baktım. William ahırların önünde adamların yemeklerini almadan evvel, atların yularlarını çıkarmalarını ve tımarlamalarını izliyordu. Yakışıklı bir BOLEYN KIZI ¦ 411 erkek, diye geçirdim içimden. Avam bir erkek olması ne kötü. Bu yaz Henry'nin altın sarısı buklelerinin kesilmesi gerektiğine ve Catherine'in kısa giysiler giymeyi bırakıp doğru düzgün kıyafetler giyme zamanının geldiğine karar verdim. Henry de yelek ve pantolon giymeye başlayacaktı. Bana kalsa bebeklik giysilerini bir yıl daha giymelerine izin verebilirdim ama Boleyn Büyükanne ikisinin de artık çocukluğu geride bırakması gerektiğinde ısrarlıydı. Ve her an Anne'e bir mektup yazıp vasisine iyi bakmadığımı söyleyecek kadar eli ayağı tutuyordu. Henry'nin saçı şapkaların tüylerinden daha yumuşaktı. Minik yüzünü çerçeveleyerek halka halka omuzlarına inen altın rengi bukleleri vardı. Yeryüzündeki hiçbir anne gözyaşı dökmeden bunların kesilmesini izleyemezdi, o benim be-beğimdi ve dünyada son istediğim şey onun o buklelerini, bebeklik tombulluğunu geride bırakmasıydı, görmek isteyeceğim son şey kucaklanmak istediğinde kollarını açışının, minik şişko bacaklarının dengesiz koşuşturmasının değişmesiydi. Ama oğlum tabii ki bunların hepsine vardı, kılıç ve kendine ait bir midilli istiyordu. George gibi Fransız sarayına gitmek ve dövüşmeyi öğrenmek istiyordu. Savaşa çıkmak ve mızrak dövüşü yapmak istiyordu. Ben onu, bebeğimi, sonsuza dek kollarımda tutmak isterken o hemen büyümek istiyordu. William Stafford en sevdiğimiz yere, hendeğe ve şatoya bakan taş banka geldi. Henry bütün sabah koşmuştu ve 412 ¦ Philippa Gregoıy şimdi parmağını emerek kollarımda uyumak üzereydi. Catherine çıplak ayaklarını hendeğin içine doğru sark itmişti. William gözlerimdeki yaşlan hemen fark etti, tereddütle ve oğlumu uyandırmamak için alçak sesle, "Rahatsız ettiğim için özür dilerim, sana artık Londra'ya dönüyoruz demeye gelmiştim ve herhangi bir mesaj göndermek ister misin diye soracaktım." "Mutfakta annem için biraz sebze meyve var." Başıyla onayladı, sonra kararsızlıkla durakladı. "Bağışla beni," dedi beceriksizce. "Görüyorum ki, bir şey seni ağlatmış. Yapabileceğim bir şey var mı? Dayın seni bana emanet etti. Biri seni incittiyse bunu bilmek görevim." Bu beni güldürdü. "Hayır. S FV6R