Test Drive | Page 128

Kendi isteksizliğime şaşarak ağır ağır soyundum. İçimde en ufak bir şehvet bile duymadan kralla defalarca yatmış ama sadece onun isteklerini yerine getirip onu tatmin etmiştim. Bu son sene, Anne'i arzuladığını bildiğim sırada ona dokunmak, kulağına 'sevgilim' diye fısıldamak ve gerçekle sahteyi birbirinden ayıramayacak kadar aptal olan o adamın fahişesi olarak anılmak için kendimi zorlamıştım. Ama artık evliliği tamamlamak için beni bu adamın yatağına attıkları o on üç yaşındaki bakire değildim. Ancak yarı düşman gibi görünen bu aynı adamın yatağına henüz korkmadan hazırlanabilecek kadar çıkarlarını düşünebilen bir kadın da değildim. William'in benle göreceği bir hesabı vardı ve korkuyordum. Hiç acele etmedi. Yatağa girdim ve o odaya geldiğinde uyuyormuş gibi yaptım. Odada dolandığını, soyunduğunu, yatağa yanıma girdiğini duydum. Çıplak omuzlarını örttüğünde battaniyelerin ağırlığını üzerimde hissettim. "Demek henüz uyumadın?" "Hayır," diye itiraf ettim. Karanlıkta elleri bana uzandı, yüzümü buldu, boynumu, omuzlarımı okşadı, sonra belime kaydı. Üzerimde keten gecelik vardı ama yumuşacık kumaşın üzerinden buz gibi ellerini hissedebiliyordum. Nefesinin hafifçe hızlandığını fark ettim. Beni kendine çektiğinde karşı koymayıp her zaman Henry'ye yaptığım gibi ona bacaklarımı açtım. Bir an Henry'den başka bir erkekle ne yapacağımı bilmediğimi fark ederek durdum. "İstemiyor musun?" BOLEYN KIZI ¦ 341 "Tabii ki istiyorum. Senin karınım," dedim mesafeli bir sesle. Onu reddedersem beni kenara atmasına fırsat tanımış olmaktan korkuyordum ama hayal kırıklığıyla iç çekince benden daha sıcak bir karşılık beklediğini anladım. "Peki, uyu o zaman." O kadar rahatlamıştım ki, fikrini değiştirir diye ağzımı açıp hiçbir şey söylemedim. Kımıldamadan öylece yattım, bana arkasını döndü, başını yastıklara gömdü ve sustu. Bütün bunlardan sonra, ancak bütün bunlardan sonra, midem-deki yumru yavaşça çözülüp yüzümdeki o yapay Howard gülümsemesi söndü. Kendimi uykunun tatlı kollarına bıraktım. Bir geceyi daha başarıyla tamamlamıştım, hâlâ He-ver'daydım ve Howardlar'in elinde hâlâ oynanacak kozlar vardı. Yarın her şey değişebilirdi. Kapının vurulmasıyla uyandık. William uyanıp elimi yakalamadan evvel yataktan fırlayıp kapıyı açtım, "Şşşt. Lordum uyuyor," dedim, sanki tek derdim buymuş da yataktan bir an evvel fırlamaya can atan ben değilmişim gibi. "Bayan Anne'den acil mesaj," dedi uşak ve bana bir mektup uzattı. Üzerime bir pelerin alıp mektubu William'dan uzak bir yerde okumayı çok isterdim ama William çoktan uyanmış, yatakta doğrulmuştu. "Sevgili kardeşimiz," dedi alaylı bir gülümsemeyle. "Ne diyor?" Başka şansım yoktu, mektubu önünde açtım ve Anne'in o bencil yaşamı boyunca bir kez olsun başkasını düşünmüş olması için Tanrıya yalvardım. 342 ¦ Philippa Gregory Kardeşim, Kral ve ben, seni ve kocanı Richmond'da görmekten mutluluk duyacağız. Anne William mektubu almak için elini uzattı. Kâğıdı ona verdim. "Saraydan ayrılırken buraya geleceğimi tahmin etmiş olmalı," dedi. Hiçbir şey söylemedim. "Şipşak, bir hamlede benden gene kurtuldun," dedi acı acı. "Başladığımız yere geri döndük." Tam aklımdan geçenleri ifade etmişti ama sesindeki katılığa rağmen kırıldığı aşikardı. Kafasında taşıdığı boynuzlar pek rahat bir aksesuar olmasa gerekti, ayrıca bu boynuzları taşımaya başlayalı tam beş sene olmuştu. Ağır ağır yatağa yürüdüm. Elimi eline koydum. "Ben senin resmen karınım," dedim şefkatle. "Ve bunu asla unutmadım, hayatlarımız bizi ayırmış olsa bilse. Bir gün gerçekten evlenirsek William, sana çok iyi bir eş olacağımı göreceksin." Başını kaldırıp bana baktı. "Bu rüzgârın yön değiştireceğinden korkan ve esas Boleyn kızı battığında diğer Boleyn kızı olmak yerine, Bayan Carey olarak yaşamanın daha güvenli olacağını hesaplayan bir Howard'in sesi mi?" Öyle oturaklı bir tahminde bulunmuştu ki, gözlerimden gerçeği okumaması için arkamı dönmek zorunda kaldım. "William, lütfen," dedim sitem ederek. Beni kendine çekip çenemin altına dayadığı parmağıyla yüzümü ona döndürdü. "Canım karıcığım," dedi alayla.