Yangın sesleri çocukları uyandırmıĢ ve alevlerin ısıttığı buzuldaki herkes; Sessizlik,
sinirli Asiajuk, büyük memeli Nauja, avcılar, neĢeyle sırıtan Inupijuk ve hatta Taliriktug bile
parkalarını çıkarıp kamatik'm üstüne bırakmıĢtı.
Gösteri bittiğinde gemi de güneĢ de batmıĢtı; ama gri buzun üstünde uzamaya
baĢlayan gölgelerin sahipleri bulundukları yerden ayrılmayıp etrafa saçılan enkaz
parçalarını kutluyorlardı.
Sonra grup geri döndü ve önce büyük adayı ardından küçük adaları geçerek kamp
kuracakları anakaraya doğru ilerlediler. Gün ıĢığı gece yarısından sonra da yollarını
aydınlatmaya devam etti. karanlık çökmeden önce hepsi buzdan ve bu bölgeden
kurtulmayı istiyordu. köpekler bile küçük adaları geçtikten sonra havlamaktan vazgeçmiĢ
ve eve varabilmek için koĢumlara daha hızlı çekmeye baĢlamıĢlardı. asiajuk kızakta
uyuyakalmıĢtı; ama bebeklerin ikisi de uyanıktı ve oyun oynamaya hazırdılar.
Taliriktug, kıpırdanan Kanneyuk'u sol eline aldı ve sağ eliyle de Silna-Sessizlik'e
sarıldı. Kuzgun, annesinin kollarından kurtulup tek baĢına yürümek için çırpınıyordu.
Taliriktug, dilsiz bir anne ve babanın böyle dikkafalı bir çocuğu
getireceklerini merak ediyordu. Bunu ilk kez düĢünmemiĢti. Daha sonra inatçı
yola getirmeyi önemsemeyen bir kültüre mensup olduğunu hatırladı. Bunu
düĢünmemiĢti. kuzgun da içinde saygın bir büyüğün inua'sını taĢıyordu ve
büyüğün ne kadar saygın biri olduğunu görebilmek için beklemek zorundaydı.
nasıl yola
çocuklarını
da ilk kez
babası bu
Francis Crozier inua'sı Taliriktug'un içinde hâlâ yaĢıyordu ve hâlâ hayatın zavallı,
iğrenç, yabani ve kısa olduğuna inanıyordu; ama yalnız olmayabilirdi.
Silna'ya sarılıp ġaman'ın boğuk horultusunu, Kanneyuk bebeğin yazlık parkasını
ıslatmasını ve haylaz oğlunun inatçı debeleniĢlerini görmezden geldi. Taliriktug ve Crozier
donmuĢ zemin üstünde doğuya yürümeye devam ettiler.