Irving söylediklerinden tek bir kelime bile anlamadıklarını biliyordu; ama yine de
sakin bir tonda konuĢmaya devam etti, tıpkı Bristol'deki ahırında huysuz tayları
sakinleĢtirirken yaptığı gibi.
Avcılar silahlarını ellerine almıĢ Tikerqat'a bakıyorlardı. Kadınlar yemek yemeyi
bırakıp erkeklerin arkasına geçtiler. Tikerqat, Irving'e baktı. Eskimo'nun gözlerinde tuhaf bir
ifade vardı. Bir açıklama bekliyor gibiydi. "Khat-seeP" dedi. Irving elleriyle telkin edici bir
hareket yapıp, "Sadece arkadaĢlarım," dedi. "Birkaç arkadaĢ."
Teğmen sırta baktı. Hiçbir Ģey görünmüyordu. Gelen her kimse vadideki kalabalığı
görüp kaçmıĢ olmalıydı. Burada daha ne kadar bekleyebileceğini bilmiyordu... Tikerqat ve
diğerlerini daha ne kadar oyalayabilirdi.
Derin bir nefes aldı ve sırtın arkasındaki adamın yanına gitmeye karar verdi. Onu
buraya çağıracak, olanları anlatacak ve Farr'a haber gönderecekti. Irving bekleyemezdi.
Tikerqat'a, "Lütfen burada kalın," dedi. Geri döneceğini anlatabilmek için çantasını
yanlarına bıraktı. "Lütfen bekleyin. Hemen geleceğim. Çok uzağa gitmeyeceğim. Lütfen
burada kalın."
Tikerqat oturmadı, cevap vermedi; ama olduğu yerde kaldı.
Teğmen, "Geri geleceğim," dedi. Dönüp hızla koĢarak sırta ilerledi. Sırta
tırmandıktan sonra aĢağıya baktı; on kiĢi, köpekler ve kızak hâlâ oradaydı. El salladı, geri
geleceğini belli eden hareketler yaptı. Sırtın kuzeydoğusunda ve altı metre aĢağıda bir
Ģeyler gördü.
Ayağında sadece çizmeleri olan ufak tefek ve çıplak bir adam dans ediyordu.
YüzbaĢı Crozier'ın hikâyelerinden biri geldi aklına ve cin, diye düĢündü Irving. Göz
yanılgısı olduğunu sanıyordu.
YaklaĢtığı zaman onun bir cinden ziyade kalafatçı yardımc K