Thompson omuz silkiyor. Adam yorgun görünüyor. "YılbaĢında ısıtmayı tamamen
kesersek ve bir sonraki yaza bir biçimde sağ salim çıkarsak, muhtemelen geminin
motorunu altı günlüğüne çalıĢtıracak kadar kömürümüz kalır. Belki de beĢ gün."
Crozier yine baĢıyla onaylamakla yetiniyor. Bu durum gemiler için ölüm fermanı
demek. Ama gemideki mürettebat için hâlâ hayatta kalma Ģansı var.
Karanlık koridordan bir ses geliyor.
"TeĢekkürler Bay Thompson." YüzbaĢı feneri demir kancasından tutuyor, kazan
dairesinden çıkıyor, kirli su ve karanlığın içinden geçerek ilerliyor.
Thomas Honey koridorda onu bekliyor; fenerinden gelen ıĢık kirli havada dans
ediyor. Elindeki demir manivelayı kalın eldivenli ellerinde bir tüfeği tutar gibi tutuyor ve
Ölüler Odası'nın kapısını henüz açmamıĢ, öylece duruyor.
"Geldiğin için teĢekkür ederim Bay Honey," diyor Crozier marangoza.
YüzbaĢı, herhangi bir açıklama yapmadan kapı sürgüsünü söküyor ve buz gib i
odaya giriyor.
Crozier fenerini altı adamın cesedinin yelkenlere sarılı halde yığıldığı bölmeye doğru
kaldırmadan edemiyor.
Ölüler yığını oldukları yerde kıvranıyor. Crozier böyle bir sahneyi görmeyi zaten
bekliyor - baĢka deyiĢle yelkenlerin altında hareket eden fareler olacağını düĢünüyor. Ama
aynı zamanda yelkenlerin de üzerine çıkmıĢ bir fare kütlesi olduğunu fark ediyor. Fareler
bir küp oluĢturmuĢ, yerden bir metre yükseğe çıkmıĢlar ve yüzlercesi ölüleri yemek için
birbirini itiyor. Çok yüksek sesle cıyaklıyorlar. Crozier'ın ve marangozun ayaklarının
dibinde gezinen fareler de var. Ziyafete koĢuyorlar diye düĢünüyor Crozier. Fenerlerin
ıĢığından da korkmuyorlar.
Crozier feneri geminin gövdesine doğru tutuyor, geminin hafif yana yatık
olmasından dolayı oluĢan meyili çıkarak yürüyor ve feneri eğimli duvarda gezdirmeye
baĢlıyor.
ĠĢte orada.
Feneri yaklaĢtırıyor.
'Aman Tanrım, canım cehenneme," diyor Honey. "Beni bağıĢlayın YüzbaĢım ama
buzun bunu bu kadar çabuk yapabileceğini düĢünmemiĢtim."
Crozier yanıt vermiyor. Eğimi ve tekne gövdesinin geniĢlemiĢ tahtalarını daha da
dikkatle inceliyor.
Burada gövdenin kalasları içe doğru bükülmüĢ, gövdenin diğer kısımlarından farkı
hemen anlaĢılıyor. Tahtanın iç katmanları parçalanmıĢ ve en azından iki kalas yerinden
çıkmıĢ, havada asılı duruyor.
"Ulu Tanrım sen beni bağıĢla," diyor Crozier'ın yanına diz çöken Honey. "Bu buz
lanet olası bir canavar gibi. Ah, affedersiniz YüzbaĢım."