Revirde yatanların birçoğu iskorbüt hastası; ama hepsi değil. ÇavuĢ Heather yine
benim gözetimimde; Doktor Peddie, Heat-her'm kafatasından kopan parçaların yerini altın
metallerle doldurmuĢ. Denizciler ona aylardır bakıyor ve bakmaya da devam edecekler.
Buraya küçük bir kızağın üstünde getirildiği sırada aĢırı soğuk yüzünden zatürree olmuĢ.
Artık bu çavuĢun hayatta kalmak adına gösterdiği mucizevî çaba bir iĢe yaramayacak. Daha fazla dayanabileceğini sanmıyorum.
David Leys de burada. Katatonik hali aylardır devam ediyor. Bir tabak çorbayı bile
yerinden kaldırmayacak durumda. Bugün cumartesi. Leys'in çarĢamba gününe kadar
yaĢayacağından kuĢkuluyum.
Gemiden adaya kızaklarla gelen birçok denizci basınç sırtlarında yaralanıyor ve
çürükler ya da kırık kemiklerle karĢıma çıkıyorlar. Denizci Bili Shanks'in kolunda da ciddi
bir çatlak var. Kan zehirlenmesinden korktuğum için onu müĢahede altına aldım. Kırılan
kemik parçaları eti ve deriyi iki yerden delmiĢ.
Ama revir çadırındaki gizli katil, iskorbüt. YüzbaĢı Fitzja-mes'in kamarotu Bay Hoar,
iskorbüt yüzünden ölecek ilk basta olabilir. Günün büyük bir bölümünde bilinci kapalı.
Edmund Hoar bu hastalığın bütün belirtilerini gösteren tipik bir örnek. Kamarot Hoar henüz
genç bir adam. 9 Mayıs'ta yirmi yedisine girecek. Eğer o kadar yaĢarsa.
Hoar bir kamarot için oldukça iri, 1,83 metre boyunda. Sefer baĢladığında oldukça
sağlıklı görünüyordu. Hızlı, zeki, atik ve bir kamarot için fazlaca atletikti. 1845- 46 kıĢında
Beechey Adası nda yaptığımız kızak yarıĢlarında kazanarı hep Hoar olurdu.
Geçen sonbahardan beri iskorbüt belirtileri gösteriyordu; yorgundu ve hep halsizdi;
ama karnaval felaketinden sonra hastalık kendini iyiden iyiye gösterdi. YüzbaĢı
Fitzjames'in emrinde günde on altı saat çalıĢmaya devam edince sonunda vücudu iflas
etti.
Bay Hoar'daki ilk iskorbüt belirtisi arkadaĢlarının ona Diken Taçlı demeye
baĢlamasıyla anlaĢıldı. Edmund Hoar'un kafasında kanama baĢlamıĢtı ve her gün biraz
daha artıyordu. Kafa derisindeki kanama saç köklerinden geliyordu. Bazı denizciler bu
durumla karĢılaĢtıklarında saçlarını tıraĢ ediyorlardı; ama bu elbette iyi bir çözüm değildi.
Perukları, Ģapkaları ve yastıklarına kan bulaĢınca kafalarına havlu sarmaya baĢladılar.
Ama vücutlarında kıl bulunan her bölgede kanama oluyordu ve havlu sarmak bir çözüm
değildi.
Hoar'un kanamaları ocak ayında baĢlamıĢtı. Kızak yarıĢları ve dıĢarıda yapılan
diğer oyunlar artık onun için uzak hayallerdi. Vücuduna aldığı en küçük bir darbe bile iyi leĢ
iniyordu. Patates soyarken bıçakla elini kesse, kesik haftalarca açık kalıp kanıyordu.
Ocak sonlarında Bay Hoar'un bacakları ĢiĢerek normalden iki kat daha büyük
görünmeye baĢlamıĢtı. ÇalıĢırken kendisinden iri olan denizcilerin pantolonlarını giyiyordu.
Günden güne artan acı onu geceleri uyutmuyordu. Mart baĢlannda ise en ufak bir hareket
bile Hoar için büyük bir ıstıraba dönüĢmüĢtü. Mart ayı boyunca, Erebus'un revirinde
kalamayacağını, iĢinin baĢına geçmek istediğini söyleyip durdu. Kumral saçları kanama
yüzünden hep ıslaktı. Kollarındaki ve bacakla