Diğer iskelete ise dokunulmamıĢ. Ġskeletin üzerinde hâlâ yırtık elbiseler duruyor;
büyük ihtimalle bir subaya ait bir palto ve kat kat elbise. Kafatasının üzerinde hâlâ bir kep
var. Ceset bir oturak tahtasının üzerine yayılmıĢ; parmaklar küpeĢte boyunca çifte namlulu
tüfeğe doğru uzanmıĢ. Cesedin botlu ayaklarında yığınla pamuk battaniye, yelken bezi;
kısmen karla kaplı, içi mermi dolu bir çuval duruyor. Yelkenlinin hemen altında, cesedin
botlarının önünde bir korsanın zevkle seyredilen ve birazdan sayılacak olan ganimeti gibi
duran beĢ altın saat, on beĢ yinni kilo ağırlığında sanlı çikolata bulunuyor. Yakında da
yirmi altı parça gümüĢ var. Crozier bunları görebiliyor ve M'Clintock'un da gördüğünü
biliyor. Sör John Franklin'in, YüzbaĢı Fitzjames'in, diğer altı subayın ve kendisinin Crozier'ın- kiĢisel eĢyaları bunlar - pek çok bıçak, kaĢık ve çatal. Benzer biçimde iĢlenmiĢ
malzemeler, iki gümüĢ servis tabağı kısmen ar ve buz seviyesinin üstüne çıkıyor.
Yedi metrelik yelkenli boyunca, iki iskeletin ortasında duran bir dizi antika eĢya
biriken birkaç santimlik kardan yer yer dıĢarı çıkar halde duruyor: Ġki rulo metal kâğıt,
yelken bezi, sekiz çift bot, iki testere, dört dosya, bir yığın raptiye ve güvertedeki iskeletin
yakınındaki mermiyle dolu çuvalın yanında duran iki bıçak.
Crozier aynı zamanda, kısa kürekleri, katlanmıĢ yelkenleri, yatan iskeletin yanındaki
rulo halindeki sicimleri görebiliyor. Yer yer yenmiĢ kemik yığınının daha da yakınında
birçok havlu, kalıp sabun, tarak, diĢ fırçası, parmak kemikleri ve ayak tarağının hemen
ucunda duran bir çift el yapımı terlik ve altı da kitap var - beĢ Ġncil ve Ģimdi Terör'ün büyük
odasında duran Wakefield Papazı.
Crozier gözlerini kapatmaya çalıĢıyor ama baĢaramıyor. Bu görüntüden -bütün bu
görüntülerden- kurtulmak istiyor ama bunlar üzerinde hiçbir denetimi yok.
Birdenbire Francis Leopold M'Clintock'un belli belirsiz tanıdık yüzü eriyor, sarkıyor
ve Francis Crozier'ın tanımadığı daha genç bir adamın yüzüne bürünüyor. Bunun dıĢındaki
her Ģey aynı kalıyor. Genç adamın, Crozier bildiğini bilmeden bu adamın adının, Teğmen
William Hobson olduğunu biliyor. Hobson tam da M'Clintock'un durduğu yerde duruyor ve
Crozier az önce M'Clintock'un yüzünde gördüğü tiksinmiĢ ve inanmaz ifadeyi genç adamın
yüzünde de görüyor.
Hiçbir belirti göstermeden yelkenli ve iskeletler aniden yok oluyor ve Crozier Ģimdi
buzdan bir mağaranın içinde Sophia Cracroft'un yanında yatıyor.
Hayır, bu kadın Sophia değil. Crozier gözlerini kırpıyor, Memo Moira'dan kalma
geleceği görme yeteneği içini yakıyor ve ağrıyan beynine ateĢli bir yumruk gibi iniyor.
ġimdi, yanında yatan çıplak kadının Bayan Sessizlik olduğunu fark ediyor. Etrafları
kürklerle çevrili; bir çeĢit kar ya da buz tabakasının üzerinde yatıyorlar. Kaldıkları yer bir
kandilin ıĢığıyla aydınlanıyor. Eğimli tavan buz bloklarından yapılmıĢ. Bayan Sessizlik'in
göğüsleri kahverengi, saçları uzun ve simsiyah. Kürklerin arasında uzanmıĢ, bir dirseğine
dayanarak Crozier'a içtenlikle bakıyor.
Benim rüyalarımı mı görüyorsun? diye soruyor dudaklarını oynatmadan, ağzını
açmadan. Bunları Ġngilizce söylemiyor. Senin rüyalarını da ben mi görüyorum?
Crozier kadının zihninin ve kalbinin içinde hissediyor. ġimdiye kadar içtiği en iyi
viskinin onu çarpması kadar iyi geliyor.