kendini Sor John Franklin'in kurtarılmasına adamıĢ. Francis Crozier'ın adını bile anmıyor,
özel sohbetlerde bile. Crozier bunun Sophia'ya mükemmel bir biçimde uyan bir rol
olduğunu görüyor: cesur, otoriter, Ģöhretli, hiç kimseye bağlanmamak bahanesiyle yıllar
boyunca bir yosma rolünü oynayabilecek. Hiç evlenmeyecek. Bayan Jane'le beraber
dünyayı gezecek. Crozier, onun hiçbir zaman resmi olarak Sör John'un bulunacağına dair
umudunu yitirdiğini söylemeyeceğini ama aslında bu umudu gerçekten yitirdiğinde bile
buradan edindiği Ģöhretin, sempatinin, gücün ve konumun tadını çıkaracağını anlıyor.
Crozier kusmaya çalıĢıyor ama karnına saatlerdir ya da günlerdir yemek girmediği
için ancak kıvranıp kasılmaların ağrısına katlanıyor.
New York'ta, Rochester'in otuz kilometre batısında, Hydesdale'deki sıkıĢık, titizce
döĢenmiĢ bir Amerikan çiftlik evinin salonunda buluyor kendini. Crozier hayatı boyunca ne
Hydesdale ne de Rochester'in adını duymuĢtu. 1848 yılının baharında, Ģimdiki zamandan
muhtemelen birkaç hafta ilerideki bir zaman diliminde olduklarını biliyor. Çekili, karanlık
perdelerin arasından ĢimĢek çakıyor. Fırtına evi sarsıyor.
"Gel anne!" diye bağırıyor masada oturan kızlardan biri. "Çok eğleneceksin, söz
veriyoruz."
"Bence korkacağım," diyor anne. Orta yaĢlı, kırıĢık alınlı, saçları topuz, çatık kaĢlı
bir kadın bu. "Neden benimle böyle konuĢmanıza izin verdiğimi bilmiyorum."
Crozier Amerikan aksanının çirkinliğine ĢaĢırıyor. Tanıdığı Amerikalılar genelde
asker kaçakları, Donanma Kaptanları ya da balina avcılarıydı Ģimdiye kadar.
"Acele et, anne!" Annesine böyle patronca bir sesle emreden kız on beĢ yaĢındaki
Margaret Fox. GösteriĢsiz kıyafetleri ve Crozier'ın tanıĢtığı az sayıda Amerikalı kadınınki
gibi çekici ama aptalca bir gülümsemesi var. Masadaki diğer kız, Margaret'in on bir
yaĢındaki kız kardeĢi Catherine. Genç kızın solgun yüzünü mum ıĢığı aydınlatıyor. Bu kız,
siyah kaĢları, sıkı topuzu ve alnında oluĢmaya baĢlayan çizgiyle annesine daha çok
benziyor.
Tozlu perdelerin arasında çakan ĢimĢek görünüyor.
Anne ve iki kız yuvarlak meĢe masanın etrafında ellerini birleĢtiriyorlar. Crozier
masadaki dantel bardak altlığının eskimekten sarıya çalmaya baĢladığını fark ediyor.
Üçünün de gözleri kapalı. Fırtına yanan tek mumun ateĢini hareket ettiriyor.
"Kimse var mı?" diye soruyor on beĢ yaĢındaki Margaret.
"Tak," diye bir ses geliyor. Çok sert bir vuruĢ değil bu. Sanki biri elinde bir çekiçle
masaya vurmuĢ gibi. Herkesin elleri masanın üstünde.
"Aman Tanrım!" diye bağırıyor anne. Korkudan neredeyse ellerini ağzına götürecek.
Ġki kızı da onu sıkıca tutuyor ve çemberi bozmasını engelliyorlar. Masa sallanıyor.
"Bu gece bize yol gösterecek misin?" diye soruyor Margaret.
Yüksek bir RAP sesi geliyor.
"Buraya bize zarar vermek için mi geldin?" diye soruyor Katy.