Test Drive | Page 225

Crozier, siyah saatin üstünde kafası koparılmıĢ ayının beyazlığını zor da olsa fark ediyordu. Saatin çanı altı kez çaldı ve bu karanlık boĢlukta saatin sesi berbat biçimde daha fazla çıkıyordu. Uzun, sallanan beyaz ayının biçimini, ManĢon ve Hickey'in isli buzda dengelerini sağlamakta zorlandıklarını ve kuzey tarafındaki yelken duvarların rüzgârda Ģiddetle dalgalanıp sallandıklarını görebiliyordu. Crozier odada ikitıcibir beyaz biçimin bulunduğunu gördü. O da arka bacaklarının üstünde duruyordu. ManĢon ve Hickey'in arkasında, karanlık bölümün biraz daha ötesinde duruyordu. Diğer ayıdan çok daha büyüktü. Çok daha uzundu. Adamlar sustular ve saatin çanı dört kez çaldı. Odada bir Ģey kükredi. ĠLHAM PERĠLERĠ ÖZGÜRLÜĞÜ BULACAKLAR YANINDA; SENĠN MUTLU KIYILARINA GELECEKLER GÜZEL ADA, EġSĠZ GÜZELLĠKLE TAÇLANMIġ CESUR YÜREKLERLE DOLU! Karanlık odadaki adamlar birden kendilerini arkadan iten kalabalığı geriye doğru itmeye çalıĢtılar. "Neler oluyor?" diye sordu Doktor McDonald. Ġki oda arasından sızan parlayan ıĢıkta Crozier, üzerlerinde hâlâ kostümler bulunan ama baĢlıklarını çıkarmıĢ dört cenahı tanıdı. Siyah odadaki adamlardan biri korkuyla bağırdı. Ġkinci bir kükreme geldi. Francis Rawdon Moira Crozier daha önce böyle bir ses duymamıĢtı; bu on dokuzuncu yüzyıla ait olmayan, daha önceki çağlardan gelen bir sesti sanki. Öylesine bas bir ses çıkmıĢtı ki ve bu ses öylesine güçlüydü ki Terör'ün kaptanı orada, tayfalarının önünde pantolonuna iĢemek istedi. Ġki beyaz ayıdan daha büyük olanı ileri atıldı. Kostüm giymiĢ adamlar çığlık attılar, olanları merakla görmek istedikleri için kendilerini iten arkadaki tayfaları geri itmeye çalıĢtılar. Kimisi karanlıkta ilerlemeye çalıĢırken siyah yelken bezinden duvarlara çarptı. Yanında silahı olmayan Crozier olduğu yerde kalakaldı. Yaratığın karanlıkta yanından geçtiğini hissetti. Bunu zihniyle... düĢünerek hissetti. Birden eski bir kan kokusuyla karıĢmıĢ ceset dolu bir kuyunun kokusu sindi etrafa. Prensesler ve periler kostümlerini ve paltolarını karanlıkta üzerlerinden atıyorlar, siyah duvarları tırmalıyor, bellerinden bıçaklarını çıkarmaya çalıĢıyorlardı. Crozier etli, hasta edici bir darbe sesi duydu; tabak büyüklüğünde pençeler ve bıçak büyüklüğünde tırnaklar bir adamın vücuduna çarptı. Bir Ģey, süngüden daha büyük diĢlerle birisinin kafatasını parçalayarak ısırdı. Diğer odalarda tayfalar hâlâ Ģarkı söylüyordu. YAġASIN BRĠTANYA. BRĠTANYA DALGALARIN EFENDĠSĠDĠR; BĠZLER ASLA, ASLA, ASLA, ASLA, ASLA KÖLE OLMAYIZ! Siyah saat son kez çaldı. Gece yarısı olmuĢtu. 1848 yılına girmiĢlerdi.