Crozier, siyah saatin üstünde kafası koparılmıĢ ayının beyazlığını zor da olsa fark
ediyordu. Saatin çanı altı kez çaldı ve bu karanlık boĢlukta saatin sesi berbat biçimde daha
fazla çıkıyordu. Uzun, sallanan beyaz ayının biçimini, ManĢon ve Hickey'in isli buzda
dengelerini sağlamakta zorlandıklarını ve kuzey tarafındaki yelken duvarların rüzgârda
Ģiddetle dalgalanıp sallandıklarını görebiliyordu.
Crozier odada ikitıcibir beyaz biçimin bulunduğunu gördü. O da arka bacaklarının
üstünde duruyordu. ManĢon ve Hickey'in arkasında, karanlık bölümün biraz daha ötesinde
duruyordu. Diğer ayıdan çok daha büyüktü. Çok daha uzundu.
Adamlar sustular ve saatin çanı dört kez çaldı. Odada bir Ģey kükredi.
ĠLHAM PERĠLERĠ ÖZGÜRLÜĞÜ BULACAKLAR YANINDA; SENĠN MUTLU
KIYILARINA GELECEKLER GÜZEL ADA, EġSĠZ GÜZELLĠKLE TAÇLANMIġ CESUR
YÜREKLERLE DOLU!
Karanlık odadaki adamlar birden kendilerini arkadan iten kalabalığı geriye doğru
itmeye çalıĢtılar.
"Neler oluyor?" diye sordu Doktor McDonald. Ġki oda arasından sızan parlayan
ıĢıkta Crozier, üzerlerinde hâlâ kostümler bulunan ama baĢlıklarını çıkarmıĢ dört cenahı
tanıdı.
Siyah odadaki adamlardan biri korkuyla bağırdı. Ġkinci bir kükreme geldi. Francis
Rawdon Moira Crozier daha önce böyle bir ses duymamıĢtı; bu on dokuzuncu yüzyıla ait
olmayan, daha önceki çağlardan gelen bir sesti sanki. Öylesine bas bir ses çıkmıĢtı ki ve
bu ses öylesine güçlüydü ki Terör'ün kaptanı orada, tayfalarının önünde pantolonuna
iĢemek istedi.
Ġki beyaz ayıdan daha büyük olanı ileri atıldı.
Kostüm giymiĢ adamlar çığlık attılar, olanları merakla görmek istedikleri için
kendilerini iten arkadaki tayfaları geri itmeye çalıĢtılar. Kimisi karanlıkta ilerlemeye
çalıĢırken siyah yelken bezinden duvarlara çarptı.
Yanında silahı olmayan Crozier olduğu yerde kalakaldı. Yaratığın karanlıkta
yanından geçtiğini hissetti. Bunu zihniyle... düĢünerek hissetti. Birden eski bir kan
kokusuyla karıĢmıĢ ceset dolu bir kuyunun kokusu sindi etrafa.
Prensesler ve periler kostümlerini ve paltolarını karanlıkta üzerlerinden atıyorlar,
siyah duvarları tırmalıyor, bellerinden bıçaklarını çıkarmaya çalıĢıyorlardı.
Crozier etli, hasta edici bir darbe sesi duydu; tabak büyüklüğünde pençeler ve bıçak
büyüklüğünde tırnaklar bir adamın vücuduna çarptı. Bir Ģey, süngüden daha büyük diĢlerle
birisinin kafatasını parçalayarak ısırdı. Diğer odalarda tayfalar hâlâ Ģarkı söylüyordu.
YAġASIN BRĠTANYA. BRĠTANYA DALGALARIN EFENDĠSĠDĠR; BĠZLER ASLA,
ASLA, ASLA, ASLA, ASLA KÖLE OLMAYIZ!
Siyah saat son kez çaldı. Gece yarısı olmuĢtu. 1848 yılına girmiĢlerdi.