Test Drive | Page 204

23 HĠCKEY Hickey; uzun, sıska Teğmen Irving'in ölmesine karar verdi ve bu iĢi bugün yapacaktı. Küçük cüsseli kalafatçı yardımcısının bu genç züppeye karĢı kiĢisel bir nefret beslemiyordu. Ama yanlıĢ yerde yanlıĢ zamanda bulunmuĢtu ve bu Irving'in ölmesine yeterdi. ÇalıĢma ve nöbet saatleri Hickey'i bu iĢinden alıkoydu. Ġki kez Teğmen Irving'le aynı saatte nöbetteydi; ama Magnus ManĢon o sırada orada değildi. Hickey cinayetin zamanını, biçimini planlayacaktı ve iĢi gerçekleĢtirmek Magnus'a kalacaktı. Cornelius Hickey'in adam öldürmekten korktuğu yoktu; daha geneleve yeni gitmeye baĢladığı vakitlerde pek çok kiĢinin boğazını kesmiĢti. Hayır, burada onu endiĢelendiren cinayetin gerçekleĢme biçimiydi ve yaptığı planda onun geri zekâlı müridi, düzüĢme arkadaĢı Magnus Manson'a ihtiyaç duyuyordu. ġimdi bütün koĢullar mükemmeldi. Cuma sabahı çalıĢma takımı oluĢturulmuĢtu gerçi kutuplarda sabah bu mevsimde aslında gece demekti. Otuzdan fazla kiĢi Terör ve Erebus arasındaki buzu düzlemeye çıkmıĢtı. Dokuz tüfekli deniz piyadesi, en azından teoride, çalıĢma takımını koruyordu; ama aslında çalıĢanlar bir buçuk kilometrelik bir alana yayılmıĢtı ve her bir subaya beĢ tayfa düĢüyordu. Karanlık buz yolunun doğu kısmında Terör'den üç subay vardı - Teğmen Little, Hodgson ve Irving. Hickey, çalıĢma takımlarını öyle bir ayarlamıĢtı ki hem en uçta olacaklar hem de Magnus'la beraber Irving'in emri altında olacaklardı. Deniz piyadeleri genelde ortada görünmezlerdi. Bir tehlike anında hemen geleceklerini söyleseler de aslında tek yaptıkları gemiden dört yüz metre uzaklıktaki en yüksek basınç sırtının hemen yanında yaktıkları mangalda ısınmaktı. Bu sabah John Bates ve Bili Sinclair de Teğmen Irving'in komutasında çalıĢıyorlardı. Ama bu iki kafadar oldukça tembeldi ve genç subayın gözünün önünden kaybolup istedikleri kadar yavaĢ çalıĢmak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Bu sabah, gece kadar karanlık olmasına rağmen son zamanlardaki gibi soğuk değildi. Muhtemelen eksi kırk beĢ derece civarındaydı. Rüzgâr neredeyse hiç esmiyordu. Ay ıĢığı ya da alacakaranlık yoktu ama gökyüzünde titreyen yıldızlar meĢalenin ya da fenerin menzilinden çıkan bir adamın tekrar yolunu bulmasına yetecek kadar aydınlatıyordu etrafı. Tayfalar, buzda gezen o yaratık yüzünden çok da uzaklaĢmıyorlardı. Ama düzgün bir biçimde kesilmiĢ buzları yığıp bir buçuk metre yüksekliğinde bir tepecik yapma iĢinin doğasında ister istemez fenerin ıĢığından uzaklaĢma zorunluluğu vardı. Irving hem yapılan tepecikleri denetliyor, hem de zaman zaman iĢe kendi de katılıyordu. Hickey'in tek yapması gereken Bates ve Sinclair'in buz blokları arasında ortadan kaybolmalarını beklemekti. Bundan sonra Teğmen Irving savunmasız kalacaktı. Kalafatçı yardımcısı gemiden istediği kadar sayıda kesici ve delici metal alet getirebilirdi. Kraliyet Donanması'na ait bir gemi yüzlerce potansiyel cinayet aletiyle doluydu ve bunların bazıları gerçekten çok etkili olabilirdi. Ama Hickey, Magnus'un sarı saçlı