Test Drive | Page 119

Golding ve Thomas Evans- üzerine siyah örtü serilmiĢ trampetleri yavaĢ bir ritimle çalıyorlardı. Bu kasvetli yürüyüĢe yirmi adam daha katılıyordu. Bunların arasında Kaptan Sör John Franklin, Üsteğmen Fitzjames, YüzbaĢı Crozier ve resmi üniformalarıyla her iki geminin hemen hemen tüm subayları vardı. Orada olmayan subaylar, neredeyse boĢ kalan gemide tutulacak nöbetleri denetlemekle görevli olanlardı. Törenin yapılacağı yerde kırmızı elbiseli Kraliyet Deniz Piyadeleri'nden oluĢan tüfek mangası hazır bekliyordu. Erebus'un otuz üç yaĢındaki çavuĢu David Byrant'ın komutasındaki takımda Erebus'dan OnbaĢı Pearson, Er Hopcraft, Er Pilkington, Er Healey ve Er Reed vardı. Erebus'dan olup da orada olmayan tek kiĢi geçen yıl ölen ve Beechey Adası'na gömülen Er Braine'dı. Manga içinde Terör'den olanlar ise ÇavuĢ Tozer, OnbaĢı Hedges, Er Wilkes, Er Hammond, Er Heather ve Er Daly'ydi. Teğmen Gore'un kepi ve Ģimdi onun yerine geçen Teğmen H. T. D. Le Vesconte tarafından tabutu taĢıyan kızağın arkasından getiriliyordu. Le Vesconte'nin yanında genç Gore'un yedi yıllık Donanma kariyerinde kazandığı madalyaların bulunduğu bir minderi taĢıyan Teğmen James W. Fairholme yürüyordu. Kızak takımı törenin yapılacağı yere yaklaĢınca deniz erlerinden oluĢan manga iki yana açılarak insanlardan oluĢan bir yol haline geldiler. Sonra birbirlerine karĢılıklı olarak bakacak Ģekilde döndüler. Kızağı çekenler, tabut, onur kıtası ve diğer katılımcılar ortalarından geçerken tüfeklerini çapraz tutarak hazır olda beklediler. Yüz on adam üzerlerinde resmi üniformalarıyla buz krateri boyunca yerlerini aldılar. Bazıları töreni daha iyi görebilmek için basınç sırtlarının üstüne çıktı. Sör John'un liderliğindeki subaylar grubu buz kraterinin doğusunda bulunan iskelede yerlerini aldılar. Kızağı çeken otuz iki kiĢi yavaĢça, dikkatlice, ağır tabutu karanlık suların hemen üzerinde duran tahtanın üzerine gelecek Ģekilde bıraktılar. Yerini alan tabut sadece tahtanın üzerinde durmakla kalmıyor, kızağı çeken adamların tuttuğu üç tane güçlü halat tarafından da çekiliyordu. Trampet sesleri kesilince herkes keplerini çıkardı. Soğuk rüzgâr tayfaların cenaze için özellikle yıkanmıĢ, taranmıĢ ve arkadan toplanmıĢ saçlarını savuruyordu. Hava soğuktu. Saat üçte yapılan ölçümlere göre eksi on beĢ dereceden fazla değildi. Ama buz kristalleriyle dolu olan kutup, gökyüzünde altın ıĢıklardan bir kubbe oluĢmuĢtu adeta. Sanki Teğmen Gore'un onuruna gerçekleĢiyor-muĢ gibi, buzların tıkadığı güneĢe üç güneĢ daha eklenmiĢ -bu sahte güneĢler güneydeki gerçek güneĢin üstünde ve yanlarında duruyorlardı- her bir güneĢ birbirine gökkuĢağı ile bağlanmıĢtı. Cenazeyi Sör John yönetiyordu; güçlü sesi etrafta toplanmıĢ yüz adam tarafından rahatlıkla duyuluyordu. Bu tören oradakiler için yeni bir Ģey değildi. Cesaret verici sözler edilecekti. Herkes ne deneceğini biliyordu. Sonunda, soğuk rüzgâra aldırmaksızın sözcükler buz boyunca yankılanmaya baĢladı. 'Böylece naaĢım derinlere, çürümeye bırakıyoruz. Deniz ölüleri tekrar ortaya çıkardığında ve Hazreti Ġsa'nın geliĢiyle dünyaya da hayat gelince bu ölünün de uyanmasını bekliyoruz. Yüce Efendimiz geldikten sora herkes kendi kirli bedeninden kurtulacak ve onun temiz bedenine sahip olacağız."