2
FRANKLĠN
O, ayakkabılarını yiyen adamdı ve daima öyle kalacaktı. Kaptan Sör John Franklin,
yelken açmadan dört gün önce ortada dolaĢan grip salgınından nasibini almıĢtı. Bu
hastalığın kendisine Londra'daki limanlarda çalıĢan sıradan denizci ve gemi iĢçisinden ya
da yüz otuz dön mürettebat ve subaydan değil -çünkü hepsi son derece sağlıklıydılarBayan Jane'in arkadaĢ çevresindeki hasta bir psikopattan bulaĢtığına emindi.
Ayakkabılarını yiyen adam.
Kutup kahramanlarının eĢlerinin kuzeydeki en uç noktaya ya da bu seferden
bahsedecek olursak Kuzey-Batı Geçidi'ne yerleĢtirilecek bayrağı dikmeleri bir gelenek
halini almıĢtı. Franklin eve gelince, karısı Jane de ipek bir Ġngiliz bayrağını dikmek
üzereydi. Sör John salona geldi, karısının oturduğu yere yakın, at derisi kaplama sofaya
çöktü. Daha sonra ayakkabılarını çıkardığını hatırlamayacaktı ama bunu birisinin -Jane ya
da uĢaklarından birinin— yapmıĢ olması gerekiyordu çünkü kendisini uzanmıĢ ve yarı uyur
halde buldu. BaĢı ağrıyor, midesi denizde geçirdiği zamanlardakinden bile fazla bulanıyor,
derisi ateĢten yanıyordu. Bayan Jane ona geçirdiği yoğun günü anlatıyor, hiç susmuyordu.
Sür John ateĢler içinde bilincini kaybederken onu dinlemeye çalıĢıyordu.
O ayakkabılarını yiyen adamdı ve Kuzey Kanada'dan baĢlayıp Kuzey-Batı Geçidini
aramak üzere çıktığı ilk baĢarısız seferinden 1822de Ġngiltere'den döndüğünden beri bu
isimle anılacaktı. DönüĢünde arkasından kıs kıs gülenleri ve onunla alay edenleri hatırladı.
Franklin ayakkabılarını yemiĢti - ve bu üç yıllık yolculuk boyunca daha kötü Ģeyler de
yemiĢti. Buna trip-de-roche adında, kayalardan söktükleri likenlerden yapılan iğrenç bir
yulaf da dahildi. O ve adamları seferin ikinci yılında açlıktan ölmek üzereyken ayakkabı ve
botlarını kaynatmıĢlardı - Franklin ĢaĢkın bir halde adamlarını üç gruba bölmüĢ ve diğer iki
grubu hayatta kalmaları ya da ölmeleri için orada bırakmıĢtı. Sör John -o zamanlar adı
sadece John'du ve bir yıl sonra bu baĢarısız sefer tamamlanınca, tüm yetersizliğine
rağmen Ģövalye ilan edilecekti- 1821 yılında sadece ayakkabılarını yiyerek pek çok gün
geçirdi. Adamları da bufalo derisinden yapılma pijamalarını yediler. Bazıları baĢka Ģeyler
de yedi.
Ama Franklin hiç insan yemedi.
Franklin bugüne değin, mürettebatından diğer kiĢilerin -ki buna iyi arkadaĢı Teğmen
Dr. John Richardson da dahildi- insan yeme dürtüsüne dayanıp dayanmadığını merak
etmiĢti. Farklı gruplara ayrılıp kutup topraklarında güçlükle ilerlerken, Franklin'in
kafasından uydurduğu Enterprize Limanı'na ve gerçekten de var olan Providence ve
Resolution Limanlarına çaresizce geri dönmeye çalıĢırken baĢlarına pek çok Ģey gelmiĢti.
Dokuz beyaz adam bir Eskimo ölmüĢtü. 1819 yılında, o sırada otuz üç yaĢında,
tıknaz ve daha o zamanlar kelleĢmeye baĢlayan Teğmen John Franklin'in idaresindeki
yirmi bir kiĢiden dokuzu ve yolda buldukları bir yerli rehber ölmüĢtü - Franklin yanlarından
gitmek isteyen adamı bırakmamıĢtı. Adamların ikisi soğukkanlılıkla öldürülmüĢlerdi.
Bunların en azından bir tanesi diğerleri tarafından yenmiĢti. Ama ölenlerden sadece biri
Ġngilizdi. Sadece bir tane gerçek beyaz adam. Diğerleri ya Fransız yolcular ya da Hint-