tercumeodasi.org Şubat 2017 | Page 6

Tanım olarak ticaret anlaşmaları, gümrük bariyerleri konusunda karşılıklı egemenlik yükümlülüklerinin anlaşmasıdır. Bir taraf, yükümlülüklerin yerine getirilmediğine inandığında, Dünya Ticaret Örgütü aracılığıyla tahkime başvurur. Ancak, hükümet sübvansiyonları veya döviz kuru manipülasyonu söz konusu olduğunda durum bu kadar net değil. Bu nedenle, karşımızdaki güçlük, gelecekteki ticaret anlaşmalarında bu alanlardaki uygun egemenlik yükümlülüklerini tanımlamak ve hükümetleri hesap verebilir hale getirmek için mekanizmalar yaratmaktır.

Egemenlik yükümlülükleri kavramını uluslararası düzenin temel direği haline getirmek onlarca yıllık görüşmeler ve müzakereler sonucu olacaktır ve o zaman bile, bunun kabul görmesi ve etkisi tam olmayacaktır. İlerleme, tepeden inme bir emir yerine, ülkelerin iradi eylemleriyle sağlanacaktır. Gerçekçi olarak, devletlerin ne gibi egemenlik yükümlülükleri olduğu ve bunların nasıl uygulanması gerektiği üzerinde anlaşma sağlanması zor olacaktır.

ABD Başkanı Donald Trump'ın yönetimi, bu yazıda önerilenle büyük oranda uyuşmayan bir "İlk önce Amerika" doktrini benimsedi. Bu doktrin, ABD yaklaşımı olmaya devam ederse bugünün birbirine bağlı dünyasının talep ettiği düzenini inşa etme yönünde ilerleme, ancak diğer büyük güçlerin zorlamasıyla gelecek ya da Trump'ın halefini beklemek zorunda kalacak. Bu tür bir yaklaşım, ikinci en iyi seçenektir ve ABD'yi ve dünyanın geri kalanını daha kötü durumda bırakacaktır.

Şimdi gerekli tartışmaları başlatmanın zamanı geldi. Küreselleşme kalıcıdır. Egemenlik yükümlülüğünü içeren yeni bir uluslararası düzene doğru hareket etmek, bununla baş etmenin en iyi yoludur. Egemenlik yükümlülüğüne dayanan Dünya Düzeni 2.0, kesinlikle iddialı bir projedir ancak idealizmden değil, gerçekçilikten doğmuştur.

www.tercumeodasi.org