Düze Kıran Mı Girdi?
Ahmet Şahan
“Deveye inişi mi seversin, yokuşu mu?”
demişler;
“Düzlük yerin dibine mi girdi?” demiş.
Bizim atalarımızın, dikkate şayan öylesine
güzel özellikleri vardır ki, hangi birisini
sayacağınızı
bilemez,
saymaya
niyetlenseniz dahi yetiştirmeniz de
mümkün olmaz zannımca. Buna bir örnek
verecek olursak atalarımız, bizim de
yazılarımızın konusunu oluşturan o güzide
hikmetli sözlerini çoğu zaman bir yemiş,
bir hayvan veyahut bir obje ile
mükemmel düzeyde bütünleştirerek
meydana getirirler. Bu onların, her bir
mahlukata tek tek canlı gözü ile
baktıklarının ve onlara verdikleri değerin
en açık örneğidir. Hatta mahlukata
verdikleri bu değeri sûfiler ve tasavvuf
erleri bir kademe daha yukarı çıkarmışlar
ve cansız objelere bile derin bir saygı
beslemişlerdir.
Mesela
dervişlerin
birbirlerine uzattıkları eşyaları önce öpüp
başlarına koyup, sonra aynı eşyayı karşı
tarafa uzatmaları vb. veya yine hepimizin
bildiği bir örnek olarak; Hazret Yunus
Emre’nin odun kesmeye giderken diğer
ağaçlar incinmesin diye baltanın ağzını bir
bez ile sarması gibi... Hatırlayacağınız
üzere
son
yazımız
buğdayın
konuşturulduğu bir atasözü etrafında
şekillenirken, bu seferki yazımız ise
devenin konuşturulduğu bir atasözümüz
etrafında şekillenecektir.
Bu ay ki sözümüzde bize anlatılan ise, her
ne iş için olursa olsun önümüze belli başlı
bir takım seçenekler konulduğunda kolay
yollu olanını seçmenin, en efdali
olduğudur.
28