Kendi başlarına bir şehir yönetimi kurmuş bulunan Cicelli halkı Oruç’u sultan ilân etti.
Böylece Barbarosların Kuzey Afrika’da kuracakları devletin temelleri atılmış oldu.
Birçok başarıya adım atmış Barboras kardeşler, Hayreddin paşanın isim babası da olan
Yavuz Sultan Selim’in himayesi altına girmek niyetindelerdi, bu sebeple Muhiddin Reis’i
seren yüklü bir barça ve değerli hediyelerle İstanbul’a gönderdiler (1515). Osmanlı
himayelerine girmeleriyle beraberinde gelen yeni başarılara da yelken açtılar, işgal
altında olan Cezayir şehrine yardıma koştular ve Cezayir’in ele geçirilmesiyle Oruç Reis;
Şerşel ve Cezayir Sultanı ilan edildi.
Bunu 1517’de Tenes ve Tlemsen (Tilimsân) şehirlerinin zaptı takip etti. Ancak yerlilerle
anlaşan İspanyolların 1518’de Tlemsen’i geri aldıkları savaşta Oruç Reis şehit oldu.
Yalnız kalan Hızır Osmanlı desteğini güçlendirmek için adamlarından Hacı Hüseyin’i,
Cezayir halkının Ekim 1519 tarihli arîzası ve kırk esirle birlikte Osmanlı padişahına
gönderdi (Türkçe tercümesi Topkapı Sarayı Arşivi’nde bulunan bu arîza Abdülcelil Temîmî
tarafından yayımlanmıştır: Afrika’da olup bitenleri öğrenen Yavuz Sultan Selim, “Hızır Reis
nasrüddîndir, hayrüddîndir” diye memnuniyetini ifade ederek onun Cezayir hâkimi olarak
tanındığını belirten bir hatt-ı şerif gönderdi. Ayrıca kendisine Anadolu’da gönüllü asker
toplama imtiyazı tanınarak yeniçerilerle topçulardan oluşan 2000 kişilik bir yardımcı birlik
gönderilmesi kararlaştırıldı. Böylece hutbenin padişah adına okunduğu Cezayir Osmanlı
topraklarına katılmış olduğu gibi Hızır da artık Hayreddin Paşa diye anılmaya başlandı.
Cezayir’e hâkim olduktan sonra burayı idarî bakımdan ikiye ayırdı Hızır Reis, Ancak Hızır
Reis’in faaliyetleri ve Türker’in Kuzey Afrika’da yerleşmeleri İspanyolları tekrar harekete
geçirdi. Sicilya kral nâibi Hugo del Moncada kumandasındaki seksen gemiden oluşan bir
filonun 1519 Ağustosunda Harras bölgesine yaptığı çıkartma Hızır Reis tarafından
püskürtüldü. Hâtıralarında belirttiğine göre bu savaş sırasında Avrupalılar Hızır’a ağabeyi
gibi “Barbarossa” lakabını verdiler.
İlerleyen zamanlarda Cezayir’de hâkimiyet çoğalarak sürdürüldü ve kentin üst düzeyde
gelişimi sağlandı.
Ve bunun yanı sıra birçok şehri esaretten kurtararak yeni başarılarla anıldı.
Bunun üzerine Kanûnî Sultan Süleyman donanma kumandanlığına getirmek için
Barbaros’u İstanbul’a çağırdı. Yerine evlâtlığı Kara Hasan’ı bırakan Barbaros yirmi tekne ile
Cezayir’den yola çıkarak İstanbul’a vardıktan bir gün sonra, 11 Cemâziyelâhir 940 (28
Aralık 1533) günü padişah tarafından kabul edildi. Ardından Kanûnî’nin isteğiyle, Irakeyn
Seferi’nde bulunan Vezîriâzam İbrâhim Paşa’nın (Makbul) yanına Halep’e giden Barbaros,
Cezâyir-i Bahr-i Sefîd beylerbeyiliği pâyesiyle Kemankeş Ahmed Paşa’nın yerine kaptanı
deryalığa tayin edildi (6 Nisan 1534).
17