Telmih Dergisi 1. Sayı Şiir, Hikaye, Makale, Fotoğraf | Page 79
ÇAĞLA NUR ÇAVDAR
|| MANİFESTO* ||
“Üşüteceksin..” dedi Metin, fısıldar gibi. “En azından terliklerini giy çıkarken.
Çıplak ayakla gezince başına gelenleri benden daha iyi biliyorsun.”
Zahide, başka bir adamın sesini duymayı bekler
gibi, hayal kırıklığıyla baktı kapının ardından
onu izleyen adama. Bu bakmak olamazdı. Bunun adı ancak izlemek olabilirdi. Bakma eyleminin anlamsızlığını Metin’den evvel öğrenmişti Zahide, onu, ayaklarının soğuktan morardığını fark edecek kadar iyi ve çok izleyen bir
adamla ilk kez karşılaştığından, ikisi arasındaki
farkı daha iyi biliyordu. “Biliyorum..”
“Dur sana terlik getireyim. Karın ağrısından
sızlanıp duracaksın sonra.”
maklarıyla oynadığını, yalan söylerken gözlerini kaçırdığını, ve kendisine aşık olmadığını bu
seyirler sayesinde öğrenmişti. Yine de bu bir
soru cümlesi olmuş olsaydı, verecek bir cevabı
yoktu. Beni neden tuttun Metin?
“Bak Metin, ben vebalıyım. Mutsuzum. Hani
sen uzun uzun beni izliyorsun ya geceleri, biliyorum. Odama giriyorsun, yatağımın başından
gitmek bilmiyorsun. Biliyorum çünkü ben
uyumuyorum Metin. Çünkü bulduğum ilk boşlukta ben yine buraya geleceğim. Ben bu intihar için yirmi sekiz yıl bekledim...”
“Metin..” Biraz buruk çıktığından sesi, yani
bastırmak adına o zavallı sesi çakmak sesiyle.
Duyulmamış kılmak için, demem o ki silinsin
gitsin diye hemen. Avuç içinde sakladığı sigarasını yakıp devam etti konuşmaya Zahide:
“Gelsene biraz.”
“N’olur sus, Zahide. Deme.”
Yarı şaşkın, yarı sevinçli oturuverdi ıslak zemine, Zahide’nin yanına. Metin..
Metin gözlerindeki yaşları silerken, karşısında
dimdik duran buzdağına baktı. Tüm bunları
söylerken sesi bile titremeyen bir duvar.
Adam onu izlemeye devam ediyordu. Zahide
ise bu bakışlarla her karşılaştığında, şimdiye
dek gölge gibi, silik, hani bir pelerinle kapanmış gibi üstü, görünmezlik pelerini. Şimdiye
dek hep böyle yaşadığını düşünüyordu. “Niye
tuttun beni Metin?”
Adam seyretmeye devam ediyordu. Çünkü Zahide’nin bu sorularının, meraktan değil de isyandan, kızgınlıktan olduğunu bilecek kadar iyi
tanıyordu onu. Çünkü ona bir duvara ya da boş
bir caddeden hızla geçen arabalara bakar gibi
değil, uzun bir manzarayı seyre dalar gibi bakıyordu. Bu yüzden onu izlediğini kimseden gizleyemiyordu. Zahide’nin gözlerindeki mezarlığı, çayı kahvaltıda şekersiz, yanında yiyecek
bir şey yoksa iki şekerli içtiğini; utanınca par-
“Neden peki? Madem bu kadar seviyorsun beni, arkamdan da atlayabilirdin. Beni, neden
tuttun Metin? Ben. Bu intihar için yirmi sekiz
yıl bekledim.”
“Yarın belediyeyi arayayım bari. İki ay oldu
tamir etmediler şu sokağın köşesindeki lambayı. Karanlıkta ürküyor insan oradan geçerken..”
Zahide ikinci sigarasını da yaktı.
“Her gece başımda bekleyemezsin Metin. Ayrıca orası kestirme yol. Bu mahallede o yolu bir
tek ben kullanırım, o yüzden iki aydır yanmadığını kimse fark etmedi. Şikayet etsen de seni
ciddiye almazlar..”
Yağmur dindi.
TELMİH | 77 | SAYI:1 YIL:1