Sait Faik Abasıyanık
Sait Faik denilince akla , haklı olarak kısa öyküler gelir . Oysa yazarın iki romanı ve bir de uzun öykülerden oluşan kitabı vardır . Üç uzun öyküden oluşan Kumpanya , 1951 tarihini taşır . Bu kitapta da Sait Faik , cumhuriyetin ilk yıllarında Anadolu ’ yu gezmek üzere yola çıkan bir kumpanya tiyatrosunun maceralarını anlatır . Sanatçının halkla ilişkisine değinir . Halkın sanatçıya bakışını , sanatçının sanata bakışını , didaktik olmadan sergiler . İlk yazdıklarından beri gelişen şiirsel dilinin de artık iyice yerleştiği gözlenir Kumpanya ’ da . Sait Faik , yaşamında bir yerde uzun süre kalamadığı gibi bir öyküyü uzatmayı da sevmez . O yüzden , öyküye oranla başı sonu daha belli bir metin olan roman türünde yazmak ona göre değildir pek . Roman başlığıyla basılan Medar-ı Maişet Motoru ve Kayıp Aranıyor kitapları da pekâlâ öykü olarak okunmaya müsaittir üstelik . Medar-ı Maişet Motoru ’ nun bölümleri birbirinden bağımsız bir şekilde kurgulanmıştır . Havada Bulut ’ u oluşturan on beş öykü arasındaki bağ bile bu “ roman bölümleri ” nin arasındakinden daha sıkıdır . Mutluluğunu arayan bir kadının çevresinde dönen Kayıp Aranıyor ise , akıcı dili ve hızlı geçişleriyle bir romandan çok öyküye yakın durur .
1954 ’ te yayımlanan Alemdağ ’ da Var Bir Yılan ’ a kadar Sait Faik ’ in , verili gerçekliğe bağlı kaldığı görülür . Düş unsurlarına yer
vermesine , gerçeği , her zaman herkesin gördüğü biçimiyle görmemesine karşın , gerçeğe bağlıdır yazar . Yerleşik olana karşı en ciddi tavrı , dilinin daha çok devrik cümlelere dayanması ve klasik olay kurgusuna yüz vermemesidir . Alemdağ ’ da Var Bir Yılan ’ da ise gerçeküstü öğelere yer verir . Oğuz Atay ’ ın Tutunamayanlar ’ ının hayali kahramanı Olric ’ in Türk edebiyatındaki ilk kullanılışına bu kitapta rastlamak mümkündür . İkinci bir “ ben ” olan Olric gibi , Sait Faik ’ in de “ Yalnızlığın Yarattığı İnsan ” adını verdiği ikinci bir ben ’ i vardır artık . Neşesi kaçmış , sirozu ilerlemiş , dünyada iyiye doğru giden bir şeyler olmamasına içerlemiş bir Sait Faik ’ ten doğan ikinci bir insan … Sait Faik ' in en tanınmış yapıtlarından biri olan “ Hişt Hişt ”, onun en karamsar olduğu dönemde yazdığı Alemdağ ’ da Var Bir Yılan kitabında yer alır . Yine bir iç içelik görürüz burada . Karanlıkla aydınlık bir aradadır …
Sait Faik , çocuk yaşında başladığı şiire uzun süre ara verir . Daha sonra , öykücülükte ilerledikten sonra tekrar şiir yazmaya ve yayımlamaya başlar . Şiirlerinde de öykülerindeki dil zevkini ve inceliği koruduğu görülür . Tek şiir kitabı Şimdi Sevişmek Vakti , ölümünden bir yıl önce , 1953 ’ te yayımlanır . Aynı yıl , modern edebiyata yaptığı katkılardan dolayı Amerika ’ daki Mark Twain Derneğine onur üyesi olarak seçilir .
Sait Faik ’ e 1948 yılında siroz tanısı koyulur . Perhizine uymasına karşın hastalığın ilerlemesi durdurulamayınca tedavi olmak üzere Paris ’ e gider . Ameliyat olmaktan çekinerek , daha da önemlisi İstanbul ’ da ölmek istediğini söyleyerek beş gün sonra İstanbul ’ a döner . 1954 yılında hayatını kaybeder . Sait Faik ’ in , yaşamının önemli bir kısmını geçirdiği Burgazada ’ daki evi 1959 yılında , annesinin isteğiyle Sait Faik Müzesine dönüştürülmüştür .
1940 ’ lardan sonra yazmaya başlayan hemen hemen bütün öykücüleri , hatta Cemal Süreya ve Sezai Karakoç gibi bazı şairleri derinden etkileyen Sait Faik , yalnız Türkiye ’ de değil , dünyada da hem yaşarken hem öldükten sonra hakkı teslim edilen ender sanatçılardandır .
23