idame ettiren Levantenler , Pera ’ nın tarihinde önemli yer tutan siyasal , kültürel , ekonomik katkılara da imza atmışlardı . de kaderini değiştirmiş . II . Bayezid ’ in 1481 yılında Mekteb-i Sultani ’ yi inşa ettirmesi ve 1491 yılında Galata Mevlevihanesi ’ nin yaptırılmasıyla da gözler iyice Pera ’ ya çevrilmiş . Belki de Pera ’ nın tarihini değiştirecek bir adımla Fransız Büyükelçiliği Pera ’ da yerini almış . Fransa ’ yı İngiltere , Prusya , İsviçre ve diğer devletler izleyince Pera ’ nın çehresi değişmeye başlamış . Açılan elçilik binalarının getirdiği yoğunluk , batılı devletlerle ilişkilerin artması , hakları genişletilen azınlıkların da bu bölgeye yerleşmeye başlamasıyla Pera cazibe merkezi hâline gelmiş . Genellikle Rum nüfusu barındıran bölgeye zaman içinde Museviler , Ermeniler ve Türkler de dahil olmuş . Böylelikle Pera ’ nın ihtişamın sözlük karşılığı olabilecek günleri başlamış .
Zamanın da İyisi Olur : La Belle Époque
Pera ’ nın nüfusunu Rumlar ağırlıklı olmak üzere Ermeniler , Museviler ve Türkler oluşturmaktaydı . Farklı bir dengenin hâkim olduğu Pera ’ da kültürel ve ticari boyutta bir etkileşim ve alafranga bir yaşam söz konusuydu . Hatta dönemin kimi gezginlerinin notlarında Fransızca , Türkçe , Almanca , İtalyanca , İngilizce dillerinin bir arada kullanıldığı bir dilin de oluştuğuna dair ibareler yer alıyordu . Pera ’ nın ağırlıklı nüfusunu sefarethanelerde çalışanlar ve aileleri oluşturmakta , dolayısıyla gayrimüslim okulları da bölgede ağırlıklı olarak yer almaktaydı .
Osmanlı ’ da Latin cemaatinin yükselişe geçtiği 19 . yüzyılda ise Levantenler bölgeye yerleşip hatırı sayılır bir nüfus elde etmişti . Kendilerine tanınan ticari serbestlik ve inanç özgürlüğü yoluyla hayatlarını özgür ve rahat bir şekilde
19 . yüzyıl Pera ’ nın altın çağlarının başına tarihlenir . Taksim Tüneli ’ nin açılması , atlı tramvayların varlığı ve 20 . yüzyılda elektrikli tramvayın açılışı bölgenin gelişimine katkı sağlar . Böylece Galata ile Pera arasındaki bölge gelişmeye başlar ve Pera pek çoğuna göre “ La Belle Époque ” yani “ iyi zamanlar ” olarak anılacak bir döneme giriş yapar . Batılı mimarinin anıtsal ve ihtişamlı izlerini taşıyan pek çok bina , Pera ve çevresine konuşlanır . Pera , artık dönemin Batı Avrupa karakterini andıran bir yapıdadır .
Pera , kendine has hayat tarzına sahip bir bölge olarak da farklılaşıyordu . Burada yaşayan Levantenler ve azınlıklar , sahip oldukları geniş olanaklarla da bölgeye farklı bir çehre kazandırmıştı . Mimarisi , binaları , insanları , özenli dekorasyonlarıyla dikkat çeken mağazaları , restoranları , pastaneleri , otelleriyle adından söz ettiren Pera ; tiyatroları , baloları , eğlence hayatıyla da şehrin sosyal ve kültürel yönünün nabzını tutan bir kimliğe sahip olmuştu . Avrupa ’ daki pek çok ünlü mağazanın şubelerine ev sahipliği yapıyordu . Bölgedeki tiyatrolarda ve sefarethanelerde sık sık konserler , davetler , balolar düzenleniyordu . 19 . yüzyılda padişahların batılı eğitim ve kültüre verdikleri önem de artınca bölge daha hareketli bir yapıya kavuşmuştu . Öyle ki padişahların tahta çıkış törenlerinde İstiklal Caddesi gösterişli süslemeleriyle göze çarpar olmuştu .
Bir Yangının Külünü …
Elbette yalnız iyi dönemler görmemiştir Pera . 1870 yılının Haziran ayında gerçekleşen büyük yangın bölgeyi derinden etkilemiştir . Valideçeşme ’ de yer alan ahşap bir konutta başlayan yangın Tarlabaşı ’ na , oradan İstiklal Caddesi ’ ne uzanmış ve Galata ’ ya dek ilerlemiştir . Yangında Amerikan Konsolosluğu , Naum Tiyatrosu , Lüksemburg Oteli , Alman Hastanesi gibi yapılar yıkılırken İngiltere Büyükelçiliği ve Ermeni Katolik Kilisesi büyük zarar görmüştür . Bu büyük felaketin ardından ise planlı şehirleşme üzerine daha çok çalışmalar yapılmış , bölge belirli bir nizam
50