TED Meşale Dergisi 33. Sayı | Page 9

n Şensoy ’ un işkisi Galatasaray ıllarında başlar . aokulu bitiren gen Ferhan , mezuniyet hediyesi olarak babasından daktil teyecek kadar yazı içedir . Şiirlerini inesiyle yazma

Ferhan Şensoy denince akla gelen ilk sözcük kuşkusuz ki tiyatro olacaktır . Öyle ya , yarım yüzyıl gibi koca bir zaman dilimini sahnede geçiren , bunun son 33 yılında tek kişilik oyunu Ferhangi Şeyler ’ i aralıksız oynayarak dünya rekoruna imza atan bir sanatçı için başka ne düşünülebilir ? Ama bu düşünceye karşı çıkacak ilk isim yine ustanın kendisidir . “ Bir gün tiyatroyu bırakabilirim ama ölünceye kadar yazacağım ” der Ferhan Şensoy . Az insana kısmet olacak şekilde söylediği gibi sonlandırır ömrünü üstelik . Yaşamının son iki yılında Covid-19 salgını nedeniyle tiyatrodan uzak kalsa da söz verdiği gibi yazmayı hiç bırakmaz . Yazmak , onun ilk göz ağrısı , sıkı sıkıya tutunduğu birincil uğraşıdır her zaman . Bu süreçte sosyal medya üzerinden gerçekleştirdiği sorucevap etkinliğinde , verdiği röportajlarda ve son kitabının son sayfasında günlerini masasındaki dosyalarını kitaplaştırmakla geçirdiğini vurgular . Gündeste ile başlayıp Gecedeste ve Dündeste ile devam eden şiir / günlüklerinin son cildi Derdeste ölümünden yalnızca yedi ay önce yayımlanır . Bu dizinin geleneği olan bir sonraki kitabı ilan etmekten de geri durmaz : “ dosyamı kitap eyliyorum / son bulur derdeste / derdeste ’ nin devamı ferdeste ”… Ne yazık ki Ferdeste de tıpkı ırmak otobiyografisi Kalemimin Sapını Gülle Donattım ve Başkaldıran Kurşunkalem ’ in yeni ciltleri gibi yetim kalacaktır 31 Ağustos 2021 günü .

���������������������

Ferhan Şensoy ’ un yazınla ilişkisi Galatasaray yıllarında başlar . Ortaokulu bitiren genç Ferhan , mezuniyet hediyesi olarak babasından daktilo isteyecek kadar yazıyla iç içedir . Şiirlerini yazı makinesiyle yazmayı arzulamaktadır . O yaz tatilinin bitiminde ise yazarlık hayatıyla ilgili ilk önemli işareti alacaktır . Lisenin ilk yılında edebiyat dersine giren eleştirmenyazar Tahir Alangu daha ilk derste , cumhuriyet edebiyatına ulaşmadan biten
müfredatın ezberletildiği ders kitabını okutmayacağını söyleyerek tüm sınıfı şaşırtır . Ardından ekler : “ Aileniz size bir Sait Faik külliyatı alsın . Haftaya edebiyat !” Alangu , ilerleyen derslerde Homeros ’ tan Çehov ’ a klasiklerle yetinmeyip bir kısmı henüz Türkçeye çevrilmemiş çağdaş
Alman yazarlardan örnekleri , güncel Türk edebiyatından parçaları okutur öğrencilerine . Gençler de öğretmenlerinin çabasını boşa çıkarmaz . Birden fazla duvar gazetesi yayımlanmaktadır sınıfta . Aynı dönem içinde Alangu bir derste , öğretmenin , öğrencinin yaşamındaki önemini kanıtlarcasına , “ Sen ! Sen ! Sen ! Sizler yazar olacaksınız . Günlük tutun !” diyerek bazı öğrencileri işaret eder . O öğrenciler , edebiyatın çeşitli alanlarına yayılmış onlarca çalışmasıyla tanıdığımız Selim İleri , 1980 sonrası Türk şiirine özgün bir çizgi getiren şair İzzet Yasar , tarihsel romanlarıyla ülkemiz dışında da adından sıkça söz ettiren Nedim Gürsel , köşe yazarı Engin Ardıç ve Ferhan Şensoy ’ dur …
Ferhan Şensoy ’ un ilk şiir ve öyküleri 1968 yılında dönemin önde gelen dergilerinden Yeni Ufuklar ’ da yayımlanır . Türkiye ’ de edebiyat dünyasının fazlasıyla hareketli olduğu , şiirde “ İkinci Yeni ” nin , öyküde “ 50 Kuşağı ” nın yerleşik yazınsal anlayışı derinden sarstığı yıllardır o yıllar . Genç Ferhan , Türkçede daha önce örneği pek görülmemiş bir biçemle yazmaktadır metinlerini . Yenilikçi yayınlarda yer bulmakla birlikte ana akım edebiyat dünyası o dönemden itibaren içine almaya
7