TED Meşale Dergisi 33. Sayı | Page 30

�������������������������� ���������������������������� ����������������������

�������������������������� ���������������������������� ����������������������

Sabiha Rıfat , mesleğini icra etmeye başladığı ilk dönemlerde , mühendis odasına bakıp bir kadın görünce geri çıkanları veya telefon edenlerin karşıdan kadın sesi duyunca telefonu kapatmaları gibi yaşadığı zorluklara da anılarında değinir . Fakat bütün bunlar onu ne ideallerinden vazgeçirir ne de ‘’ Mühendis Hanım ’’ ismiyle anılmasını engeller .
Tahsil sonrası iş hayatına Ankara Bayındırlık Müdürlüğünde devam eder . Ülkenin hızla kalkınma hamleleriyle geliştiği dönemlerdir . Mimari çalışmalar hız kesmeden sürerken Ankara Beypazarı ’ nda yapılacak olan bir köprünün yapımında görev almak ister . En başta buna izin verilmez ve hatta engel olunur . Dönemin Ankara Valisi Nevzat Tandoğan “ Dağ başındaki şantiyede kadın mühendis olmaz .’’ der . Fakat daha sonra Sabiha Rıfat ’ ın kırılmaz ısrarına karşın ‘’ Nasıl olsa yapamaz , döner .’’ denilerek görev almasına izin verilir . Sabiha Rıfat , zorlu şartlar altında köprü tamamen bitinceye kadar şantiyede çalışır . Böylelikle , Anadolu ’ da köprü inşasında görev alan ilk kadın mühendis olur . Adı Kemer Köprüsü olan yapıya , Sabiha Rıfat ’ ın inşasında görev alması sebebiyle yöre halkı ‘’ Kız Köprüsü ’’ ismini verir .

Anıtkabİr ’ İn İnşası :

Atatürk ’ e Olan Borcunu Ödemek İçİn Bİr Vesİle
Dönemin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu , Atamızın daimi istirahatgâhı olacak Anıtkabir ’ e ilk kazmayı 1944 ’ te vurur . Bu gelişme Sabiha Rıfat ’ ın hayatını değiştiren bir dönüm noktası olur . 1945 ’ te baş kontrol mühendisliği görevine getirilen Sabiha Rıfat , uzun yıllar sürecek olan çalışmada görevini kararlılıkla sürdürür . Çalışmalar devam ederken durumu yakından takip eden başbakan ve cumhurbaşkanına sürekli bilgi verir , son vaziyeti anlatır . Bu görev dolayısıyla duyduğu mutluluğu bir röportajında şöyle dile getirir :
“ 1945 ’ te bir kış günü idi . Yollar bozuk olduğundan ancak bir at arabası ile Rasattepe ’ ye doğru yola çıktık . Yol çamur , hava buz gibiydi . Arazide içinde sobası bile olmayan bir rasat binası vardı . İşte burası o günden sonra şantiye binası olarak kullanılacaktı . O gün müteahhide inşaat sahasını teslim ettim . Müthiş duygulanmıştım . Geride bıraktığım uzun yılları ve yürüdüğüm yolu düşündüm . Büyük devrimciye olan borcumun ağırlığı altında eziliyordum . Bu borcun hiç değilse küçücük bir parçasını ödeyebilmek için bu ne kadar güzel bir rastlantı idi .” ( Altuntaş , 2021 ).
28