TED Meşale Dergisi 32. Sayı | Page 10

Sosyal Girişimcilik Nedir ?
Sosyal girişimcilik , yaşadığı çevredeki toplumsal bir sorunu veya ihtiyacı belirleyerek , bu sorunun ortadan kaldırılması veya ihtiyacın giderilmesi için kalıcı çözümler üretmek olarak tanımlanmaktadır . Sosyal bir hedefe yönelik olarak ticari faaliyetler bir araç olarak kullanılır ve elde edilen gelir yine bu sosyal hedefe yönlendirilir . Toplumsal soruna eldeki güçle çözüm üretmek amaçlanır . Sosyal girişimci bunu hayırseverlikten bir adım öteye geçerek kendi alfabesiyle yapar . Hayırseverlik , karnı aç olana “ balık vermek ” üzerine kurulu iken sosyal girişimler “ balık tutmayı öğretmek ” amacındadır . Sosyal girişimlerin nihai başarı ölçüsü elde ettiği kâr değil , yarattığı faydadır . Odakları para kazanmak değil bir sorunu çözmektir . Ancak kâr etmek birincil amaç olmasa da sosyal girişimciler gerçekleştirdikleri ticari faaliyetlere önem verir . Çünkü sosyal girişim faaliyetlerinin merkezinde bulunan misyonun hayata geçirilebilmesi için para gerekmektedir .
Sosyal girişim projelerinde bir duyarlılıkla / farkındalıkla yola çıkılır . Projeye destek vermek isteyenlerin katkısıyla ilerlenir . Beraberce kalıcı bir etki yaratmak amaçlanır . Bu amaçla bir ekosistem oluşturulur . Sosyal girişimciler ekonomik faaliyetlerde bulunarak mal ve hizmet üretirken aynı zamanda istihdam imkânları sağlayarak işsizliği azaltır , ekonomik büyümeye katkı sağlar . Sürdürülebilir kalkınma ve ekonomide güven ortamını oluşturmada etkin role sahiptir . Ayrıca bireylerin gönüllü kuruluşlara katılması ve gönüllü olarak çalışması toplumsal birliği güçlendirir . Empati ve yardımseverlik gibi duyguların artmasını sağlar .
Dünyayı Etkilemek
Sosyal girişimler , sağlık , ekonomik sorunlar , çevremizin korunması , eğitim , dezavantajlı bireyler , insan hakları ihlalleri , kalkınma , kaybolma tehlikesi altındaki diller gibi birçok konuda projelerini sürdürüyor . Gönüllülerin duyarlılıkları ile yalnızca sorunu çözmekle kalmayıp toplumda bir sosyal dönüşüm yaratmak hedefleniyor . Bu hedef kapsayıcı ve sürdürülebilir bir kalkınma modeline yaslanıyor . Yalnızca kitleleri değil , karar vericileri de etkilemeyi planlıyor . Devlet destekli bir proje yerine kişileri birer çekim merkezi haline getirerek aktör konumuna yerleştiriyor . Peki nasıl ? Konuşarak , yazarak , çalarak , çizerek ya da elimizden ne geliyorsa onu yaparak ; dünyanın ilerleyişine katkı sunarak . Tam da insanın yetersizliğine , her şeyin lafügüzaf olduğuna ikna olmak üzereyken bize fısıldıyorlar : Gücünden kuşku duyma !
Farklılaşan yardımlaşma ilişkilerimiz , bugün bize kilometrelerce ötedeki bir çocuğun daha iyi bir eğitim almasına destek verme olanağı tanıyor . Artık daha uzaktakiyle daha yakın olabilmek mümkün . Üstelik sosyal girişimler , hayırseverlikten görece farklı olarak kişide / dünyada hareketli bir etki oluşturuyor . Süreç , birbirini genişleten halkalar halinde gelişip ilerliyor . Halkalar büyüyor ve bir kımıltı yaratıyor ; o kımıltı yeni bir halkaya dönüşüyor . Çözüm yaygınlaşıyor , gücümüzün farkına varmamızı sağlıyor . Elde edilen gelir ise ana misyon için kullanılıyor . Toplumdaki bu olumlu dönüşümün bir parçası olmak , yaşama değer katmak katartik bir sürece de imkân tanıyor .
9