TED Meşale Dergisi 31.Sayı | Page 32

Şu ana kadar yer verdiğimiz çevresel ve insani sorunların temelinde ekonomik aktivitelerimizin olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz . Tarihin ilk dönemlerinden beri insanoğlu yaşamını sürdürebilmek için doğayı kullandı , değiştirdi . Bu sürecin büyük bölümünde ise az çok doğayla doğal bir denge geliştirmeyi başarmıştı . Ta ki Sanayi Devrimi ’ nin gerçekleşip insanın geçmişe kıyasla müthiş bir güce , üretim ve tüketim imkanına kavuşmasına kadar . Sanayi Devrimi ’ ni takip eden süreçte ise insanoğlu tüketimi hayatının merkezine koydu ve adeta doğada yaşamayı bırakıp onu tüketmeye başladı .
Oysa ne aşırı tüketim ne de açgözlülük insanın doğuştan gelen özellikleridir .
Araştırmacılar parasal sisteme sahip olmayan yerel kabilelere ziyaretlerinde , kabileler arası çatışmalar olsa bile kabile içinde yüksek paylaşım kültürünün dikkat çektiğini tespit etmişler . Alışveriş merkezleri , reklamlar , indirim ve “ eskisini getir , yenisini götür ” kampanyaları gibi birçok olgu insana aslında çok da ihtiyacı olmayan ürünleri satmak üzere kurgulanmıştır . Ürünlere daha çok ihtiyacımız olduğu için değil , satın aldığımızda yaşayacağımız mutluluk hissi için sahip olmak istiyoruz . Aslında bu his son derece kısa süreli . Örneğin , bir ay önce aldığımızda mutlu hissettiğimiz gömlek muhtemelen bir kez giyildikten sonra bizim için dolabımızdaki diğer kıyafetlerimizden fazla bir anlam ifade etmiyor . Daha kredi kartı borcunu bile ödememişken …
Yeni Çağın Vebası : Kullan-At Kültürü
Tüketici rolümüzün en zararlı boyutlarından biri de şüphesiz kullan-at kültürü . Kısa ömürlü ürünlerin çok sayıda kullanılıp çöpe dönüştürülmesi olarak tanımlayabileceğimiz kullan-at kültürü bugün en yüklü tüketim kalemlerinden biri . Kullan-at ürün dendiğinde ilk anda aklımıza plastik bardak , tabak gibi ürünler geliyor . Özellikle son 10-20 senede tüketimi katlanan bu ürünler saat mertebesindeki kullanım sürelerine karşın doğada yüzyıllarca çözülmeden kalabilecek yapıdalar . Aynı çok sık kullandığımız plastik su şişeleri ve poşetler gibi . Bir diğer kısa ömürlü ürün ise çoğu zaman sadece elimizdeki temiz suyu uzaklaştırmak için kullandığımız kâğıt havlular . Bu ürünler görece kısa zamanda yok olsa da yoğun kimyasal kullanımı ile üretilmeleri nedeniyle çevre açısından oldukça sakıncalı .
Kullan-at kültürü sadece bu tarz ürünlerle sınırlı değil . Artık “ dayanıklı tüketim ürünleri ” bile çok daha kısa sürede ömrünü tamamlayacak şekilde planlanıyor . Eskiden 30 sene sorunsuz kullanılan çamaşır makinası , buzdolabı gibi ürünler bugün 10 yılda miadını dolduruyor . Cep telefonu gibi pahalı ürünler bile “ modası geçti ” bahanesiyle sık sık değiştiriliyor . Keza ev eşyaları da …
30