Şüphesiz bu denli yüksek tüketim bir anda ortaya çıkmadı . Orta yaşlıların hatırlayacağı üzere yakın zamana kadar kâğıt havlu , plastik bardak , tabak gibi ürünler olmadan da hayat rahatlıkla devam ediyordu . Dayanıklı tüketim ürünleri ömürlük satın alınırdı . Kıyafetlere yama yapılır , eşyaların üzerine titrenirdi . O durumdan bugünlere geçişin temelinde üretim verimliliğinin artışı yatar . James Watt ’ ın buhar makinasını keşfiyle başlayan bu dönemde insanlığın üretim kapasitesi eskiye kıyasla çok daha hızlı artmaya başlamıştır . Bu süreçte kullan-at kültürünün ortaya çıkışını ; Giray Kömürcü ’ nün kaleme aldığı Nasıl Bir Gelecek ? kitabından bir alıntıyla aktaralım :
“ Kullan-at kültürü 1920 ’ li yıllarda bilinçli olarak yaygınlaştırılmış ve ABD halkından başlayarak tüm dünyaya hâkim olması sağlanmıştır . Bu kültürün oluşturulmasına ABD İç Savaşı ’ nın 1865 yılında sona ermesinin ardından çiftlikler ve fabrikalarda oluşan üretim artışının yarattığı arz fazlası yol açmıştır . Bu arz fazlası , üretimin nüfustan dört kat daha hızlı artmasıyla oluşmuş ve 1920 ’ li yıllara gelindiğinde ABD ’ nin en büyük problemlerinden biri haline gelmişti . Sorunun çözümü için ilk öneri ; insanların daha az çalışmaları , daha az üretmeleri ve boş zamanlarının tadını çıkarmalarıydı .
A . Dahlberg ve W . K . Kellogg gibi ekonomistlerin desteklediği bu modele göre insanlar ekonomist J . M . Keynes ’ in deyimiyle “ sefa çağında ” yaşamaya başlayacaklardı . İleride ABD başkanı olacak Herbert C . Hoover gibi politikacılar ile General Motors CEO ’ su Alfred Sloan gibi sanayicilerse alternatif çözümden yanaydı ; daha fazla tüketmek . Bu modele göre tüketimin artırılması insanların daha müreffeh yaşamasına , üreticilerin daha zengin olmasına , hükümetlerin de daha fazla vergi toplamasına yol açacaktı .
Çelişkili görünse de yan etkileri göz ardı edildiğinde daha fazla tüketim ve harcama gerçekten de toplumun ciddi bir bölümü için daha yüksek maddi standartlar demektir . İlk fikrin uygulanması görece basitti . Çalışma sürelerinin kısalması bile başlı başına üretimin azalması sonucunu doğururdu . İkinci çözümün hayata geçirilebilmesi içinse toplumun binbir emekle elde ettiği eşyalarını koruyup kollama zihniyetinin değiştirilmesi ve dayanıklı ürünlerin kullan-at şeklinde sunulması gerekliydi . Bu süreçte başarının mimarı reklamcılar oldu . Ürünlerin verimliliğinin yanına güzelliklerinin de önemli olduğu algısını yerleştirmekte zorlanmadılar . Güzellik algısının da sık sık değiştirilebilmesi sayesinde vatandaşlar bilerek ve isteyerek birer tüketim canavarına dönüştürüldü .”
Dünyamızın içinde bulunduğu zor koşullara karşın özellikle son yıllarda ortaya çıkmaya başlayan olumlu yönelimler de yok değil . Ülkemizde 2019 yılı başında yürürlüğe giren plastik poşetlerin satılması uygulaması bunun en somut örneği . Plastik poşet tüketiminin azaltılmasında kayda değer bir başarı sağlayan bu uygulamada tüketicilerin alternatif çözümleri hızla benimsediği görülüyor . Elbette yasak ya da vergiye
31