Jackson Pollock ve Mark Rothko’yla aynı
dönemde, belki bazı eserleriyle onlardan
da önce 20. yüzyıl resim tarihinin çizgisini
değiştirecek işlere imza atar. Sanatçı, büyülü
bir kompozisyonla dev tuvallere sıçrayan
resimleriyle ilgili şu değerlendirmede
bulunur: “Ben kendim de her resim
yaptığımda bütün canlılarla, yani varoluşun
sessiz çeşitliliğinin toplamı olan evrenle bir
çeşit yekvücut olma haline girdiğimi fark
ederim. O zaman kendim olmaktan çıkar,
kaya ve lav püskürten bir volkan gibi, o
resimleri püskürten benlikten arınmış bir
yaratma sürecinin parçası olurum.”
Fahrelnisa Zeid’in soyut çalışmalarında iç
çatışmalarını resme aktarma başarısının
yanı sıra tarihsel bir arka plan görmek de
mümkündür. Bizans, İslam ve İran sanatının
oluşturduğu bin yılı aşkın zaman dilimine
yayılan renk, ışık, perspektif anlayışını,
özellikle vitray ve minyatür kurgusunu
Avrupa soyutçuluğunun eğilimleriyle
harmanlayan ressam bugün dünya
müzayedelerinde işlerine en fazla değer
biçilen isimler arasındadır.
1950’li yıllardan itibaren New York ve
Paris başta olmak üzere gözde sanat
merkezlerinde açtığı sergilerle adından söz
ettiren Zeid Türkiye ile bağlarını koparmaz.
Çeşitli tarihlerde Ankara ve İstanbul’da
sergiler açar. 1958’den itibaren yaşadığı
Ürdün’de modern sanatın tanınmasına
büyük katkılar sağlayan sanatçı, özellikle
ileri yaşlarında evini atölyeye çevirerek genç
ressamlara ders verir. Günümüzde The
Fahrenissa Zeid Royal Institute of Fine Arts
(Fahrelnisa Zeid Kraliyet Güzel Sanatlar
Enstitüsü) adıyla hizmet vermeye devam
eden eğitim kurumunu hayata geçirir.
16
Sanatçının 1991’deki ölümünün
ardından İngiltere, Fransa ve Türkiye’de
gerçekleştirilen retrospektif sergileri dünya
çapında büyük ilgi uyandırır. Londra’daki
Tate Modern’de izleyiciye açılan serginin
kataloğunda yer alan bir bilgi ise son
derece ilginçtir. Katalogda yaşamının
son döneminde tekrar portrelere dönen
sanatçıya bir fotoğrafını göndererek kendi
portresinin yapılmasını isteyen Amerikalı bir
işadamından söz edilir. Söz konusu işadamı
günümüzün ABD Devlet Başkanı Donald
Trump’tır.
ATEŞİ YOĞURAN KADIN
FÜREYA KORAL
Türkiye’nin ilk profesyonel seramik sanatçısı
Füreya Koral, yalnızca imza attığı yapıtlarla
değil seramiğin tarihsel macerasını gözeten
yaklaşımı ve bunun sonucunda ulaştığı
sentezle de sanat tarihimizde önemli bir yer
tutar. Koral, “Benim için seramik her şeyden
önce bir araç, kitap, müzik gibi. Dünyayı
ifade etmek, kendi dünyamı yaşamak,
yaşayabilmek için, paylaşabilmek için bir
araç. Yani seramik yalnızca bir süs eşyası
bir tüketim malı değil.” sözleriyle seramiğin
sanat yanını vurgularken diğer taraftan söz
konusu malzemenin tarihteki kullanımına
şöyle vurgu yapar: “İstiyorum ki yaptığım
çini tabakta en fakir ev yemek yesin. Benim
çinilerim herkesin olsun. Yaptığım masa
her evde bulunsun. Bir ocak yapmalıyım
çiniden. Güzel bir merdiven başı. Kahve
fincanlarım olsun bütün kahvelerde. Zengin
fakir, iyi kötü bütün evlerde.