Peki neydi, onu bu kadar unutulmaz
kılan?
Sadece sansasyonlarla dolu merak
uyandıran yaşamı mı? Einstein’nınkinden
bile yüksek olan 187’lik IQ’su mu? Hem
oyunlarda hem özel hayatında sergilediği
ve kalabalıklar tarafından bir hayli
yadırganan davranış biçimi ile maçlardaki
sonu gelmez talepleri mi? Yoksa ülkesi
tarafından dışlanan bir adamın heyecanlı
kaçış hikâyesi mi?
Muhakkak bu ünün perde arkasında bir
casus filmi kadar heyecan uyandıran
kişiliği ve gizemli yaşamı yer alsa da
Fischer’ı unutulmaz kılan efsanevi
oyunculuğu idi. Genç yaşta üst üste
defalarca kazandığı Amerika satranç
şampiyonu unvanı, satranç sporunu
popülerleştirmesi, henüz 22 yaşındayken
yayımladığı ve günümüze kadar 1 milyon
satış rakamına ulaşan “Bobby Fischer
Satranç Öğretiyor” isimli kitabı, satranç
tarihindeki 40 yıllık Rus hâkimiyetini
sonlandırmış olması, unutulmaz maçlara
imza atması, literatüre katkıları ve
taktikleri, 1972’de kendisine dünya
şampiyonluğunu getiren “Asrın Maçı’ında
Boris Spassky’i yenmesi ve daha
pek çok neden bu münzevi dâhinin
efsaneleşmesini sağlamıştır.
Ablası satranca olan ilgisini kaybedince
annesi devreye girer. Satranç tutkusu ile
yanan oğlu için gazeteye bir ilan verir.
Amaç onun yaşında satranç oynamak
isteyen birilerini bulmaktır. Sonuç
beklentilerin ötesindedir! Gazete, ilanı
Amerikan satrancının lideri kabul edilen
Hermann Helms’e yönlendirir ve Helms,
Bobby Fischer’ı 1951’de gerçekleşecek
bir turnuvaya davet eder. O zamanlar 8
yaşında olan Bobby yenilgiye uğrasa da
maçları izleyen Brooklyn Satranç Kulübü
Başkanı Carmine Nigro’nun radarından
kaçmaz. 10 yaşına geldiğinde galibiyetleri
ile lokal oyuncular arasından sıyrılmaya
ve dönemin en iyi satranç kitaplarına
burun kıvırarak Rusça öğrenmeye
başlamıştır bile. 5 yıl boyunca Nigro’dan
aldığı derslerin de katkısı ile 12 yaşında
Manhattan Satranç Kulübü’ne, 13 yaşında
ise ülkenin en iyi satranç kulüplerinden
biri olan Hawthorne Satranç
Kulübü’ne katılır. Takvimler 1956 yılını
göstermektedir ve Fischer’ın başarıları
ivme kazanmıştır. O yıl “Yüzyılın Oyunu”
olarak kayıtlara geçen maçta büyük usta
Donald Bryre’a karşı bir zafer kazanır ve
yaptığı hamlelerle tüm dikkatleri üzerine
çeker. Bir yıl sonra Amerika Satranç
Turnuvası’nda “En Genç Satranç Ustası”
unvanını alır.
Satrancın bu unutulmaz ismi 1943 yılında
California’da dünyaya gelir. Alman
biyofizikçi bir baba ve Polonyalı Yahudi
fizikçi bir annenin iki çocuğundan biridir.
Satranç sporu ile 1949 yılında yani 6
yaşında iken bir şekerlemeciden alınan
satranç takımı sayesinde tanışan Bobby
Fischer hayatının anlamını daha
o yaştayken keşfetmiştir. O
dönemde tek rakibi ve
oyun arkadaşı ablası
Joan’dur.
43