Orta enlem kuşağında yer alan Türkiye, konumunun
ve coğrafyasının yarattığı farklı iklim koşulları
nedeniyle binlerce canlı türüne ev sahipliği
yapmakta; mikro klima ortamlarının yarattığı
habitatlar, tür zenginliğini daha da artırmaktadır.
Anadolu Yarımadası, üç kıta arasında doğal bir
köprü işlevi görmesinden dolayı buzul çağlarında
birçok canlı türü için önemli bir sığınak olmuştur.
Ülkemizde biyoçeşitliliğin yüksek olmasının
sebeplerinden birisi de budur. Anadolu’da birçok
büyük yırtıcı memeli türü de yaşamış; bugün
belgesellerde hayranlıkla izlediğimiz pek çok
hayvan bu toprakların sakini olmuştur. Çoğu insan
için inanması zor ama 19. yüzyılın sonlarına kadar
Asya çitası ve Asya aslanı, 1970’lere kadar da
Hazar kaplanı coğrafyamızda yaşamıştır. Yine büyük
türlerden olan bozayının hatırı sayılı bir popülasyonu
bulunuyor. Çizgili sırtlan ise ender olarak görülse de
varlığını hala sürdürüyor ve korunması için yoğun
çaba harcanıyor. Orta büyüklükteki kedigillerden
karakulak, saz kedisi ve vaşak, ülkemizde çeşitli
bölgelerde gözlemlenmekle beraber ciddi tehlike
altındaki türler arasındalar. Bu yazının konusu
olan Anadolu leoparı için tutulan en son kayıt ise
bilinenin aksine oldukça yakın bir zamana ait.
Leoparlar, diğer adıyla parslar; aslanların,
kaplanların ve jaguarların da dâhil olduğu büyük
kediler grubuna girer. Büyük kedilerin en büyük ayırt
edici özelliklerinden biri de kükreme yetenekleridir.
İran’dan Endonezya’ya, Hindistan’dan Afrika’ya
kadar geniş bir dağılım alanı gösteren leoparların
kuyruklarıyla beraber boyları ortalama olarak 210 ve
250 cm arasında, ağırlıkları ise 50 ile 90 kg arasında
değişmektedir. Postu açık sarı olup, sırt ve yan
taraflarında siyah halka şeklinde benekler bulunur.
Çok çevik bir canlı olan leoparlar gece avcılarıdır.
Besin yelpazeleri oldukça geniştir ve bu yelpaze
yaşadığı habitatta bulunan hayvanlara göre değişir.
Genel olarak yaban koyunu, yaban keçisi, kızıl geyik,
alageyik, karaca, yaban domuzu, ceylan, küçük
memeliler, kuşlar ve hatta sürüngenlerle beslenir.
Pek çok leopar türünde gözlenen en önemli özellik
ise köpek etini çok sevmeleridir. Farklı habitatlarda
yaşayabilirler. İğne yapraklı ve geniş yapraklı
ormanlarda, çalılıklar ve maki ile örtülü sarp kayalık
arazilerde; bitki örtüsü bakımından fakir, kuru, sarp
dağlarda, büyük ve derin vadilerde yaşarlar. Deniz
seviyesinden 3200 m yüksekte yaşayan türleri vardır.
Çok dayanıklıdırlar; erkek leoparlar eş bulabilmek
için yüzlerce kilometre yol gidebilir.
Leopar, Anadolu’nun pek çok kadim kültüründe
de kendine yer edinmiş bir canlı. İzlerine ilk olarak
Göbeklitepe yüksek kabartmalarında rastladığımız
leoparın kültürel imgesi, Çatalhöyük’te oldukça
önemli bir noktaya ulaşır. Çatalhöyük evlerinin
duvar resimlerinde oldukça sık karşılaşılan leopar
çizimleri, tarih öncesi atalarımızın bu büyük
kediye verdiği önemi gösterir. Hatta Çatalhöyük
kazı başkanı İngiliz Profesör Ian Hodder, Anadolu
leoparının tasvirlerinden etkilenerek Çatalhöyük ile
ilgili ilk kitabına Leoparın Öyküsü ismini vermiştir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun
Anadolu’ya gelen Charles
gezginlerin günlüklerinde,
zenginliğinden ve özellikle
bahsedilir.
son dönemlerinde
Texier gibi yabancı
Anadolu faunasının
de leopardan sıkça
49