Yapının mimari unsurlarına bakıldığında en dikkat çekici özellik, her ikisi
de güneye bakan girişlerden darüşşifaya ait anıtsal taç kapıdır. Binalarda
kullanılan kesme taşlar, Selçuklu taş ustalığının önemli örnekleri arasında
gösterilir. Geometrik süslemeli taç kapıyı çevreleyen sivri kemerli kuşakta,
Antik Çağ’dan beri tıbbın simgesi olarak kullanılan, “8” biçiminde iç içe geçmiş iki
yılan tasvir edilmiştir. Birbirine bir koridorla bağlı olan iki yapı olarak tasarlanan
şifahane ve medresenin çeşitli yerlerinde, Selçuklu sanatında sıkça rastlanan
botanik ve hayvan desenli süslemeler göze çarpar. Arkeolojik çalışmalarda
elde edilen veriler doğrultusunda binaların, yakındaki bir hamamdan getirilen
buhar aracılığıyla merkezî bir sistemle zeminden ısıtıldığı düşünülmektedir.
Çağının Ötesinde Eğitim Anlayışı
Gevher Nesibe Şifahanesi ve Medresesi birbiriyle eşgüdüm içinde eğitim veren
iki kurum kimliğindedir. Günümüzde “üniversite hastanesi” veya “eğitim ve
araştırma hastanesi” modellerinde görülen teorik ve pratik tıp eğitiminin iç
içe yürütülmesi uygulamasının 13. yüzyılda burada başarıyla gerçekleştirildiği
görülür. Medresede öğrencilere tıp ve anatomi bilgilerinin yanı sıra felsefe,
din bilimleri, yabancı dil (Arapça ve Farsça) eğitimi verilir. Pratik eğitim ise
Şifahane’de hasta üzerinden yürütülür. İbn-i Sina, Ebu Bekir er-Razi gibi
filozofların eserleri, başta Hipokrat’ın kitapları olmak üzere Antik Yunan ve
Roma kaynakları gibi önemli dayanaklar üzerine inşa edilen eğitim, dönemin
önde gelen düşünce insanları ve hekimleri tarafından yürütülür.
Osmanlı Devleti zamanında da kullanılmaya devam eden Gevher Nesibe
Medresesi’nin dikkat çeken bir özelliği de eğitimin, günümüzdeki karşılığıyla
söylersek “tam burslu” sürdürülmesidir. Medreseye ait 16. yüzyıla tarihlenen
defterlerde, müderrislere (öğretim üyesi) günlük 20 akçe ödenirken
öğrencilere 8 akçe tahsis edildiği görülür. İleri sınıflardaki öğrencilerin ise
tıpkı günümüzdeki tıp eğitiminde olduğu gibi mesleki stajlarını hastanede
yürüttükleri ve daha yüksek ücret aldıkları kayıtlarda yer alır. Günümüzde
hastanede eğitimini sürdüren tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinin “intern”
olarak adlandırılmasına benzer şekilde Gevher Nesibe Medresesi’nde bu
statüye kavuşan öğrenciler de “danişmend” unvanıyla anılır.
9