MATEMATİK
ÜNLÜ TÜRK MATEMATİKÇİLERİMİZDEN: CAHİT ARF
‘’ Matematik tümevarımsal bir bilimdir ve bu tümevarımsal bilim sonsuz kümeler için geçerli. Bu sonsuzlukları tümevarımsal bir şekilde kavrıyoruz ve kavradığımız zaman da o sonsuzluğu hissediyoruz, sınırsızlığı. Ve bu bize mutluluk veriyor, çünkü ölümü unutuyoruz... Herkes ölümsüz olduğunu hissettiği alanda çalışmak ister ben de matematikte kendimi ölümsüz hissettim...’’
1910 Selanik’ te doğdu. Yüksek öğrenimini 1932 de Fransa’ da tamamladı. Daha sonraları Galatasaray Lisesi ve İstanbul Üniversitesinde çalışmıştı. Bu sırada Ordinaryus Profesör Doktor unvanını aldı. 1964 yılında TÜBİTAK’ ta bilim kolu başkanlığını yürüttükten sonra, ABD’ de Kaliforniya Üniversitesinde çalışmıştı. 1967 yılında ODTÜ’ de çalışmaya başladı. 1985 yılında Türk Matematik Derneği Başkanı oldu. 1997 yılının Aralık ayında vefat etti. Matematiği bir yaşam tarzı olarak benimseyen Cahit Arf; İnönü Armağanını aldı( 1948) TÜBİTAK Bilim Ödülünü kazandı( 1974) Sentetik Geometri problemlerinin cetvel ve pergel yardımıyla çözülebilirliği konusunda çalışmalar yaptı. Cisimlerin kuadratik formlarının sınıflandırılmasında ortaya çıkan değişmezlere ilişkin“ Arf Değişmezi” ve“ Arf Halkalar” gibi literatürde adıyla anılan çalışmalarda bulundu.‘ Matematik literatürüne“ Arf Halkaları, Arf Değişmezleri, Arf Kapanışı” gibi kavramların yanısıra“ Hasse-Arf Teoremi” ile anılan teoremler kazandırdı.
Tanıyanların Ağzından Cahit Arf;
‘’... Geriye dönüp baktığımda‘ Cahit Hoca’ dan öğrendiğim en önemli şey neydi? diye şunu hatırlıyorum: Gebze Araştırma Merkezine Cahit Hoca, o sıralar 75 yaşında idi, her sabah servisle gelir, odasına çıkar, önüne kağıtlarını alır ve çalışmaya başlardı. Bir öğle yemeği ve kahve molası hariç akşam servisine kadar çalışırdı. Her gün! Beklentilerim aldıklarımın önüne çıkmaya başladığı zaman‘ Cahit Hoca kadar çalıştın mı?‘ diye sorarım kendime...”
TED Kayseri Koleji
22
Sinan SERTÖZ( Bilkent Üniversitesi Matematik Bölümü Öğretim Üyesi)
“... Cahit ARF’ ın önemli bir özelliği, her şeyin aslını anlamaya çalışmak olmuştur. Birisi bir konuşma yaparken, anlamadığı yeri hemen sorardı. Hiçbir şeyden çekinmezdi, onun için önemli olan anlamaktı; bilime değer veren bir insan olarak anlamak, araştırıcı zekasını kullanarak olayların nedeni anlamak...”
Prof. Dr. Erdal İNÖNÜ( Emekli Öğretim Üyesi, ODTÜ Fizik Bölümü)