TATLI HAYAT DERGİSİ | Page 80

GÖRÜŞ BAKLAVANIN TARİHSEL KÖKENLERİ Yrd. Doç. Dr. Ahmet Uhri İki ayrı ülke Yunanistan ve Türkiye, özellikle yeme-içme kültürü konusunda çoğu zaman tatlı bir rekabet içindedir. Döner mi Giros mu? Cacık mı cacıki mi? Kadayıf mı Kadaifi mi? Sorularıyla başlayan İmambayıldının kime ait olduğuyla devam eden bu kültürel rekabet soru baklava kime aittir? oldu mu giderek ciddileşir hatta neredeyse sert tartışmalara kadar varır. Bu rekabet kültürel ortamda kaldığı sürece de bir Kardak Krizi’ne asla yol açmaz, açmamalı da zaten. Ortadoğu Mutfak Kültürleri adlı kitapta Charles Perry, Türk-Yunan çekişmesinin ya da baklavanın sahibi olma onurunu kimin taşıması gerektiğini incelemektedir. Bölüm başlığı bile konu hakkında fikir verir: “Göçebe Türkler, Katmerli Ekmek ve Baklavanın Orta Asya’daki Kökleri” Baklava için gereken kat kat ve üst üste konulmuş yufka ancak yerleşik olmayan ve bu nedenle de fırın gibi bir mimari öğe yerine açık ocak kullanan göçebe hayvancıların kabarık ekmek yerine ürettikleri, katmer, lavaş, 48 Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü sac ekmeği, ‘pide’ ve benzeri adları olan yayvan ekmeklerden türemiştir. Charles Perry Dolayısıyla yerleşik ve daha ‘uygar’ Antik Yunan toplumu bu tatlıyı üretmiş olamaz sonucuna vararak baklavanın Orta Asya’nın göçebe ve hayvancılıkla geçinen topluluklarıyla ve dolayısıyla Türklerle olan ilişkisini öne sürer. Deipnosophistai (gastronomlar)’da geçen tarif: “…Hamur katları yerine iki kat döğülmüş susam var. Susam döğüldükten sonra kaynatılmış balla karıştırılıyor (sesamon leukon tripsas, malaxon meliti hepsemeno); elde edilen macundan, merdaneden geçirilmiş gibi iki ayrı tabaka çıkarılıyor (helkyson lagania dyo). İç olarak hazırlanan döğülmüş fındık fıstık da balla karıştırılıyor; iki susam tabakasının arasına konunca, şişkin bir göbeği andırdığı düşüncesi uyanmış olmalı (gastris). Her ne olursa olsun, yaptıkları şekerlemeydi, hamur işi değil ve ‘gastris’ ile baklava arasında bir bağlantı görmek için neden yok.” Baklava için gereken kat kat ve üst üste ko- nulmuş yufka ancak yerleşik olmayan ve bu nedenle de fırın gibi bir mimari öğe yerine açık ocak kullanan göçebe hayvancıların kabarık ekmek yerine ürettikleri, katmer, lavaş, sac ekmeği, ‘pide’ ve benzeri adları olan yayvan ekmeklerden türemiştir. Charles Perry Bu çıkarsama ne kadar doğru? Açık ocakta ya da sac üzerinde yapılan ve kabarık olmayan ekmek üretimi için göçebe yaşam tarzı şart mıdır? Soruyu başka şekilde soralım. Yerleşik yaşam tarzına sahip halklar ince ve kabarık olmayan ekmek üretemez mi? Güneydoğu Anadolu, özellikle de Urfa yakınlarındaki Karacadağ, insan beslenmesi için temel unsuru oluşturan ekmeğin hammaddesi yabani buğdayın anavatanıdır. Buğday taneleri dibekler ya da sürtme taşlarıyla, öğütme taşları üzerinde kabaca dövüldüğünde un haline getirilmiş olabilir. Güneydoğu Anadolu buğdayın ana