3
yazarken, sosyologlar bunu söylerken bize demokratlaşmamız için millet devletinden vazgeçmemiz gerektiğini telkin edenlerin tutumlarını bilgi veya iyi niyetle
açıklamak mümkün değildir.
Bunu cahillerin aldatılmışlığıyla yapmıyorlarsa kasıtla yapıyorlar.
Açinaoğulları
çuklu ordusunun Moğollardan zayıf olmadığını, fakat
hakan orduyu terk edince galibiyet garantisini kaybeden Türkmenlerin de muharebe meydanını terk ettiklerini söyler. Osmanlı Hakanı’nın hanımının pek
ortalıkta görünmediğini, fakat kızının yeniçeri ortasında iftara gidebildiğini söyler. Çünkü ona yan bakmak akıldan bile geçirilemez, o Açina soyundandır.
İki önemli tarihçi, Nihal Atsız ve Yılmaz Öztuna, devlet yeniden kurulurken Osmanlı Hanedanı’na son veİnsanlar henüz demokrasiyi düşünmezken
rilmesinin hata olduğu kanaatindedirler.v
hemen bütün gelişmiş toplumlarda devlet reisinin altında şu üç sınıf mevcuttur: Din adamları, asiller ve
İslam tarihi: Sülale, klan, aşiret
halk. Türkçesi: Hakanın altında, ulema, askeriye ve
reaya vardır. Askeriye, Osmanlı’da hem bugünkü anİslâmiyet’in doğduğu topraklarda ve doğduğu
lamıyla askeriyenin hem de bugünkü anlamıyla bürok- zamanda sosyolojik olarak millet henüz teşekkül etrasinin adıydı. “Paşa” sadece orduyla ilgili bir unvan memiştir. Temel siyasî teşkilatlanma ve rekabet aşiretdeğildir. Başka rütbe isimleri de öyle... Sivil makamlar ler-kabileler-klanlar arasındadır. Aşiret reislerine biat
için de kullanılırlardı. Askerlerle bürokratları birbirin- esasına dayanan bu hayat dinin sağladığı birlik sayeden ayırmak isterseniz, birincisine “seyfiye = kılıçlı- sinde devlete dönüşebilmiştir ama millete dönüşemelar”, son devir için de ikincisine “mülkiye” diyebiliriz. miştir. Dolayısıyla bu devlette demokrasi yoktur.
Gelenekte de yoktur. Aşiret reisine biat, halifeye biat
Fakat klasik Türk devletinde, Hunlardan bu şeklini alır ama yeni devletin başkanının nasıl seçileyana, hakan Avrupa’daki prensten daha güçlüdür. Bu ceği belli değildir. Râşid Halifeler aynı süreçle başa
güç Osmanlı’da şuurlu operasyonlarla azamiye çıka- geçmemiştir. Makamdan ayrılmaları daha homojendir:
rılmıştır. Zaten İslamiyet’te -Şia hariç- bir ayrıcalığı Dördünden üçü katledilmiştir. Onları önce Emevî,
ve meselâ kilise gibi bir teşkilâtı bulunmayan ulema sonra Abbasî klanlarının hâkimiyeti izler. “İslâmiyet’te
maaşlı memur kılınmış, Türk asilleri yok edilmiş, on- kavmiyet yoktur” sözü bu dönemdeki aşiret, klan asaların yerine rütbeleri söküldüğünde gidecek bir sığı- biyetini hedef alır. Mevcudun değil, olması istenenin
nağı bulunmayan devşirmeler görevlendirilmiştir. siyasî ifadesidir.
Zaten devşirme sistemi bürokratlar azledildiklerinde
sığınacakları bir yer olmasın diye kurulmuştu. Öyle
Kendilerine “Biz” dedikleri -bugünün termianlaşılıyor ki ancak Enderun’un