18
Her kültürün, kendi has özelliklerine göre
“yönetme-siyaset-idare” vs. meselelerine verdiği isim
farklı. Bu işi bir nevi şirket yönetmek, verimli bir çiftliği gerekli departmanlara ayırıp kazanç uğruna idare
etmek gibi gören Yunanlı, “politika” diyor. Tanrı-kral
geleneğinin çok evvelden beri diri olduğu ortadoğu
coğrafyasında, Arabın bu işe “siyaset” demesi kadar
normal bir şey yok ki; Arabı da hiç değilse bir dereceye kadar milletleştiren, ona devlet kuran bir peyTürklerse, çeşitli tarihsel dinamiklerin zorla- gamber-kraldır.
yıcılığı sebebiyle, “muhafazalı evrim” yerine, “statik
Türk, gözünü sevdiğim bozkırlı ne diyor bu
muhafaza”yı tercih ettiler ve gitgide “yozlaştılar”.
Türklerin görece daha “çekici” güvenli “eski usul ti- işe? “bu mesele/sanat/iş herşeyden öte, kutadgu
caret havzaları”, yeni ticaret anlayışına yenik düştü bilig’dir.”
ve “pazar havzaları” teker teker bağımsızlıklarını ilan
Ya Yunana -batıya- meylettik, ya Araba –orettiler. Bir önceki basamağın “güçlüsü”, kendisini satadoğu-. Çok şey yitirdik gibi geliyor bana.)
vunmaya adadı ve ortaya “büyük bir köy” görünümünde Anadolu-Orta Asya ve onun bir zamanın
Batı ilerlerken, Türklerin “çıkmaza evrim”
muhteşem, şimdinin “tiksinti uyandırıcı” şehri çıktı.
yaşamasının sebeplerinden biri de, “din”dir. Bu meseleye etraflıca girmeyeceğim, belki Tan Yeri gelecek
Örnek vermek gerekirse; sözgelimi Yusuf Has
Hacib’in “Kutadgu Bilig”i, Avrupa için Makyavel’in sayılarından birinin dosya konusunu “din” olarak be“Prens”i ve diğer çalışmaları neyse, Türkler için odur, lirler ve böyle söylememin sebeplerini daha ayrıntılı
ve Makyavel’den daha isabetlidir. Ya da Kâtip Çelebi, açıklarım. Ancak şunu söyleyeyim ki, “din”, bir topçağdaşı “Avrupalı bilim adamı” tiplemesinden çok lumsal “aygıt”tan ötesi değildir. Bir topluluk, ancak
geri değildir (hatta bence ileridedir), ancak Kâtip Çe- çok büyük bir “kültürel buhran”a düştüyse, yaşam
lebi gibi adamların yarattığı “yüksek kültür tarzı da “lümpen” denen sınıfa benzemeye başlıyorsa,
havzası”ndan bir “bilimsel yöntem” yeşermedi, Pa- tarihi verasetini kaybettiyse, paradigmasını, din etki
raselsus’tan ve benzerlerinden “bilimsel yöntem” ye- değerini her koşulda devam ettirdiği için, dinden yaratmaya çalışır. Türkler, özellikle Anadolu’da, bu çıkşerdi.
maza girmiş durumdalar. Şahsen çeşitli yazılarımda
(Burada Kutadgu Bilig için bir parantez açma belirttiğim gibi, ben “millet ve milliyetçilik Fransız
gereği duyuyorum. Bu yazının özeti şudur: Her kültür İhtilali ile doğdu” lafını kabul etmiyorum, “bu çağdan
havzası, kendi özgün ve milli “bilimsel yöntemi” ve önce kimlik dindi” lafını da. Ancak Türkler için, bu
“şehirliliği”ni, “rasyonalitesi”ni yaratmalıdır. Ku- çıkmazda, bu “kültürsüzlük kültüründe”, maalesef
tadgu Bilig’e dönersek, bu açıdan, Yunanlılar için “paradigma sağlayıcı” ve “kimlik”, aygıttan öte olPlaton ve Aristo’nun, söz gelimi İtalyanlar için Mac- maması gereken din haline gelmiştir.
hiavelli’nin, bir bakıma Çinliler için Sun Tzu’nun ve
Konfüçyüs’ün yaptığı işi, Türkler için Yusuf Has Ha- Öyleyse, “ne yapmalı”ya, özele inmeden, genel hatcib’in yapması, milli irfanı, kişisel yorumla kayda ge- larıyla değinen bölüme geçmek gerekiyor.
çirmesidir, Kutadgu Bilig.
Niçin kitabında, çeşitli düşünürlere de atıflar yapılarak bu sebepler güzel bir şekilde irdeleniyor, tavsiye
ederim.) ancak batı, önce feodalizmi güçlenen sınıfların zorlaması ile zayıflattı, ardından yeni bir “paradigma” lüzumu üzerine, feodal öncesi batıyı, Roma
ile Yunan’ı keşfetti, ardından özgün, çağdaş bir şehir
anlayışını ve onun kurumlarını (modern devlet, modern din, felsefe, bilimsel yöntem vs.) oluşturdu.
Yunanca, “politika”. Etimolojik olarak, “şehir
yönetimi” demek, yanılmıyorsam.
Arapça, “siyaset”. Etimolojik olarak, “seyislik etmek” demek. At terbiyeciliği ile, yığınları yönetenler arasında, Arap algısında bir ilişki görülmüş
anlaşılan o ki.
Türkler içinse, “Kutadgu Bilig”, kutluluğun
bilgisi ya da kutluluk getiren bilgi.
III. Türk Şehirliliği
Bu yazı, belki koca bir kitap olması gereken
bir sorgulama ve incelemenin “özetinin özeti” oldu,
ancak çok önemli bazı noktalara değindim ve bu değinmeleri oldukça acemi bir şekilde birbirine bağladım, farkındayım. Bu bölüm de aynı acemilikte
olacak.
Türk şehirliliği arayışlarında, cumhuriyet de-