erdemdedir, doğruluktadır. Derin istatistiklere
falan gerek yok, çevrenize bakın, ülkemizin ve
dünyamızın nasıl hızla fakirleştiğini görürsünüz.
Sanat toplumları zenginleştirir oysa. Güzele, estetik
olana yönlendirir, mutlu kılar. Birbirini anlamaya
çalışan insanların yaşadığı barışçıl bir dünya
kurulmasına destek olur. Kötü günlerde sanata
sığınır ileri toplumlar, işte tam olarak bu yüzdendir.
• İşin felsefesinden biraz da günümüze, güncele
gelirsek şu an neler yapıyorsunuz, yürüttüğünüz
ve hayata geçirmek istediğiniz projeler neler?
Tiyatro Keyfi’nin yeni projeleriyle uğraşıyorum.
Nesimi Kaygusuz’un yönettiği Ted Bundy’nin
provalarındayız. Kosta Kortidis yazdı, Orhan
Kılıç ve ben oynuyoruz. Hemen ardından Gonca
Vuslateri’nin Camille Claudel’i oynayacağı Taşın
Kalbi’nin provalarına giriyoruz. O da son dönemin
en iyi yerli yazarlarından Kosta Kortidis’in. İki
eserin de ilk sergilenişleri olacak. Tiyatro Keyfi’nin
ilkelerinden biri bu zaten; ülkedeki ilk sergilenişleri
yapmak. Çoğu kez dünyadaki ilk sergilenişler de
oluyor.
• Yurtdışı ile ilişkili çalışmalarınızdaki
gözlemleriniz neler? Dünya nereye gidiyor, biz
neredeyiz; prodüksiyonda dünya ile rekabet
edebilmek için neler yapılmalı, eksiklerimiz
neler?
Bireysel çalışmalar çok önemli. Sanat bireysel
bir iştir sonuçta. Hayatı, doğumu, ölümü nasıl
çözemiyoruz, tiyatro da öyle. Öğrenme bitmez,
ölene dek öğrenciyiz biz. Yabancı dil şart bir
kere, yoksa yerel kalırsınız. İzlemek, okumak,
gezmek, görmek, tanışmak, süreklilik… Hayatın
içinde olmalı tiyatrocu, köküne kadar yaşamalı.
Halktan kopuk, sanal bir fanusun içinde ben
B İ R YETENEK
KA Ş İ F İ D İ R