HİKAYE
dini, sınavını büyütenler çoktur belki
ama derdine uzaktan, çok uzaktan
bakanlar da vardır. O kadar uzaktan
bakar ki kendi derdine, çoğu zaman
görmez bile onu. Kaybettiği bir eşya
gibi, uzun zaman görmediği arkadaşı
gibi, konusunu hatırlayamadığı kitap
gibi gider hastane randevusuna. Kendi hayatını, iş başvurusu yapan birinin
‘’öz geçmişi’’ni yazarken kullandığı dil
vâri üçüncü tekil şahıs gibi anlatır…
Hayatını okuyacağınız kişi bu satırları
dahi kıskandıracak biri. İşte Bedriye
Abla ve dertleriyle, sıkıntılarıyla, karanlıkta, derinlerde kalmış insanlara
ışık olacak hayat hikâyesi.
Bedriye Abla, 1965 yılında Sivas’ta 10
çok güzel geçer çocukluk ve gençlik
yılları. Elbette maddi sıkıntıları vardır
ama dayanışma ve iş birliği de vardır
hayatında. Gürültü, şamata, kargaşanın yanında düzen ve disiplinde vardır
mesela. Lise bitince ara vermez eğitimine. Halk eğitim Merkezinde açılan
kurslarla devam eder yoluna.
da akmaya başlar. Ne zaman ki ağrıları dayanılmaz bir hal alır, o zaman
doktora gider. Aradan uzun yıllar
geçtiği için iltihap orda kemikleşmiş
ve beyin zarına zarar vermeye başlamıştır. Menenjit olma riskine karşın
ameliyat olur ve sağ kulağı tamamen
alınmak zorunda kalır.
Ne var ki küçükken yaşadığı bir olay,
24 yaşında hastane ve ameliyat masasıyla tanışmasına sebep olacaktır.
İlkokuldayken okula görme engelli
çocuklar gelir. Gözleri görmediği halde saz çalıp, şarkı söyleyen çocuklar
öyle ilgisini çeker ki, onları görmek
için sıradan bir adım yana kayar. Nöbetçi öğretmen arkadan gelerek iki
90 yılında babasının kanser hastası olduğunu öğrenirler. Destek olmak için
her adımda, her aşamada babasının
yanındadır. Babasıyla yine hastaneye
gittiği bir gün, orada sürekli görüştüğü
hemşire, Bedriye Abla’nın göğsünde
bir sertlikten bahsetmesi üzerine onu
muayene olması için zorlar. Göğsünden kitle alınan Bedriye Abla’nın da
kanser olduğu ortaya çıkar. Soğuk
mart ayında babasının tedavisine
başlayan Bedriye Abla, aynı yılın ekim
ayında artık kendisi için de gider üniversite hastanesine. Babasından aşina olduğu o hastane katı, doktorlar,
hemşireler artık yabancıdır ve bir farklı görünür gözünde.
Tek başına dişçiye gidemeyen insanların olduğu hayatta, o kanser hastası
olarak tek başına mücadele verir.
çocuklu bir ailede dünyaya gelir. Babası Mustafa Bey Tüdemsaş’ta çalışan
bir işçi, annesi Anşe hanım ev hanımıdır. Baba Mustafa Bey, ailesinin sıkıntı yaşamaması için mesaisinden
arta kalan zamanlarda inşaatlarda
su tesisatçılığı yapar. Bedriye Abla,
‘’biz 1971’de ev aldık. O zamana kadar kiracı olduğumuzu hiçbir kardeş
bilmezdik’’ diye anlatır, babasının
fedakârlığını. İlkokulu Kızılırmak İlkokulu’nda, ortaokulu İmam Hatip’de,
liseyi ise Kız Meslek Lisesi’nde tamamlar. Çok kardeşli olan herkes gibi
56 EKİM - KASIM - ARALIK 2015
kulağından tutup havaya kaldırır ve o
\ۘYH