DOSYA
babası veya abisi camiden çıkan imamı ve cemaati çeyiz yazmaya davet
ederlerdi. Çeyiz yazma işlemi bitince
erkekler lokum ve kahve ikramıyla
uğurlandıktan sonra, gece sabaha
kadar çeyiz toplamakla geçerdi. Kayınbaba bohçası, kayınvalide bohçası, kayın bohçası, görümce bohçası,
gelin ve annesi tarafından ayrı ayrı
bohçalanarak hazırlanırdı. Diğer eşyalarda komşularla birlikte paketlenip sabah gelinin yeni
evine doğru yola çıkmak
üzere hazır bulundurulurdu.
Sabah erkenden erkek evinden bir araba gelirdi. Gelin
kızın eşyaları komşu erkekler
yardımıyla arabaya yüklenir,
gönderilirdi. Cumartesi kına
gecesinde davul zurna eşliğinde bol bol eğlenilir, Pazar
günü saat 10,00 da gelin yolcu edilir, gelin yolcu edilirken
yine komşular birlik ve beraberlik içinde kızın annesine
tesellide bulunur kızın geride
kalan arkadaşları da düğünün temizliğini yaparak hayır
dua ile ayrılırlardı.
Ve doğum… Komşunun doğum sıkıntısı başlamışsa,
eğer evde doğum yapacaksa komşular yardıma yetişir,
ebe hemşire getirtilirdi. Yok,
hastanede doğum yapacaksa bir iki komşu doğuma
götürür geride kalan komşular eve çeki düzen verir,
kimi ocağa sıcak çorbalar koyar, kimi
bebeğin yatağını ve annenin yatağını
hazırlar ve doğum yapan kadın ayağa
kalkana kadar komşular evin ve bebeğin bakım işlerinde yardımcı olurlardı.
Komşuların birbirine yardım ettiği
önemli günlerden biri de dini bayramlardı. Bayramlarda geleneksel olarak;
etli yaprak sarması, baklava, üzümlü
çorba ve sütlaç yapılırdı. Bu yemeklerde çok zahmetli olduğu için yemek
yapımına birkaç gün önceden başla24 EKİM - KASIM - ARALIK 2015
nırdı. Baklava yapmasını bilenlerden
biri baklava hamurunu yoğurur bir iki
saat dinlenmiş hamuru tek tek açar
ve aralarına cevizini sererek baklavayı
tamamlanmış olurdu. Baklava hamurundan artanla da sarı burma yapılırdı. Sarı burmanın içine un kavrularak
lezzetli bir tatlı elde edilirdi. Her eve
en az iki veya üç büyük tepsi yapılırdı ve mahalle fırınında kızartılmaya
mın en güzel yanı çocuk aklımla bizlere bayramlık alınmasıydı. Şimdilerde
olduğu gibi hiç durmadan kıyafet alınmazdı. Bayramdan bayrama alınan
kıyafetlerse bizler için çok kıymetliydi.
Bayram sabahını sabırsızlıkla beklerdik önceden alınan kıyafetler ve ayakkabılar yastığımızın üzerinde, başucumuzda saklardık, her sabah uyanır
uyanmaz kıyafetleri severek hayaller
kurardık. Arefe günü elimizde küçük poşetlerle şeker
toplamaya çıkardık her kapıyı korkusuzca çalardık çünkü
güven vardı. Çalınan komşu
kapıları sevgiyle ve güler
yüzle açılırdı. Hayırlı bayramlar temennisi ile şekerimizi
alarak ayrılırdık, ha bu arada
şeker vermeyenlere de çocuk bedduası ederdik; kazanınıza kurt düşe diye…
Bayramlar da ilk önce anne
ve babanın bayramı kutlanır sonra sırası üzerine tek
tek komşular ziyaret edilirdi.
Kurban bayramında kurban
kesen ev sahibi kurban payını üçe böler ev halkına, gelen
misafirlere ve kurban kesmeyen komşulara dağıtılmak
üzere ayrılırdı. Büyüdükçe
bayramların tadı da değişti.
Dedelerimiz ve ninelerimiz
“ah o eski bayramlar” deSEMRA DEMİR
diklerinde bize komik gelirdi
şimdi onları daha iyi anlayabiliyorum aslında değişen
bayramlar değil de bizdik…
gönderilirdi. Daha sonra sarmalar
sarılmaya başlanırdı. Hiç unutmam
Cenaze gibi üzücü olayları da ilk önce
çocukluğumda annemler komşularyakın komşular duyardı. Uzaktaki
la birlikte bir akşamda iki üç tencere
komşular ise imamın selasıyla duyar
sarmayı sararlar ve komşunun tancenaze evine koşardı. Ölen kişiye son
dır evinde kuzine sobasının üzerinde
vazifelerini yapmak için adeta yarıgece sahura kadar pişerken bizde geşırlardı. Kimi cenaze sahibini teselli
cenin geç saatlerine kadar saklambaç
eder, kimi gelen gidenle ilgilenir, kimi
ve polisiye oyunlar oynardık. Yapılan
yemek işlerine bakardı. Cenaze evi külezzetli yemekler bereketli bayram
çükse en yakın komşu evini açardı. Ersofralarında eşe dosta ikram edilmek
kekler cenazenin defin işleriyle uğraüzere hazırlanarak yerini alırdı. Bayraşırken, cenaze evine en az üç gün her