SözŞehri 3. Sayı Apr. 2016 | Page 26

DOSYA babası veya abisi camiden çıkan imamı ve cemaati çeyiz yazmaya davet ederlerdi. Çeyiz yazma işlemi bitince erkekler lokum ve kahve ikramıyla uğurlandıktan sonra, gece sabaha kadar çeyiz toplamakla geçerdi. Kayınbaba bohçası, kayınvalide bohçası, kayın bohçası, görümce bohçası, gelin ve annesi tarafından ayrı ayrı bohçalanarak hazırlanırdı. Diğer eşyalarda komşularla birlikte paketlenip sabah gelinin yeni evine doğru yola çıkmak üzere hazır bulundurulurdu. Sabah erkenden erkek evinden bir araba gelirdi. Gelin kızın eşyaları komşu erkekler yardımıyla arabaya yüklenir, gönderilirdi. Cumartesi kına gecesinde davul zurna eşliğinde bol bol eğlenilir, Pazar günü saat 10,00 da gelin yolcu edilir, gelin yolcu edilirken yine komşular birlik ve beraberlik içinde kızın annesine tesellide bulunur kızın geride kalan arkadaşları da düğünün temizliğini yaparak hayır dua ile ayrılırlardı. Ve doğum… Komşunun doğum sıkıntısı başlamışsa, eğer evde doğum yapacaksa komşular yardıma yetişir, ebe hemşire getirtilirdi. Yok, hastanede doğum yapacaksa bir iki komşu doğuma götürür geride kalan komşular eve çeki düzen verir, kimi ocağa sıcak çorbalar koyar, kimi bebeğin yatağını ve annenin yatağını hazırlar ve doğum yapan kadın ayağa kalkana kadar komşular evin ve bebeğin bakım işlerinde yardımcı olurlardı. Komşuların birbirine yardım ettiği önemli günlerden biri de dini bayramlardı. Bayramlarda geleneksel olarak; etli yaprak sarması, baklava, üzümlü çorba ve sütlaç yapılırdı. Bu yemeklerde çok zahmetli olduğu için yemek yapımına birkaç gün önceden başla24 EKİM - KASIM - ARALIK 2015 nırdı. Baklava yapmasını bilenlerden biri baklava hamurunu yoğurur bir iki saat dinlenmiş hamuru tek tek açar ve aralarına cevizini sererek baklavayı tamamlanmış olurdu. Baklava hamurundan artanla da sarı burma yapılırdı. Sarı burmanın içine un kavrularak lezzetli bir tatlı elde edilirdi. Her eve en az iki veya üç büyük tepsi yapılırdı ve mahalle fırınında kızartılmaya mın en güzel yanı çocuk aklımla bizlere bayramlık alınmasıydı. Şimdilerde olduğu gibi hiç durmadan kıyafet alınmazdı. Bayramdan bayrama alınan kıyafetlerse bizler için çok kıymetliydi. Bayram sabahını sabırsızlıkla beklerdik önceden alınan kıyafetler ve ayakkabılar yastığımızın üzerinde, başucumuzda saklardık, her sabah uyanır uyanmaz kıyafetleri severek hayaller kurardık. Arefe günü elimizde küçük poşetlerle şeker toplamaya çıkardık her kapıyı korkusuzca çalardık çünkü güven vardı. Çalınan komşu kapıları sevgiyle ve güler yüzle açılırdı. Hayırlı bayramlar temennisi ile şekerimizi alarak ayrılırdık, ha bu arada şeker vermeyenlere de çocuk bedduası ederdik; kazanınıza kurt düşe diye… Bayramlar da ilk önce anne ve babanın bayramı kutlanır sonra sırası üzerine tek tek komşular ziyaret edilirdi. Kurban bayramında kurban kesen ev sahibi kurban payını üçe böler ev halkına, gelen misafirlere ve kurban kesmeyen komşulara dağıtılmak üzere ayrılırdı. Büyüdükçe bayramların tadı da değişti. Dedelerimiz ve ninelerimiz “ah o eski bayramlar” deSEMRA DEMİR diklerinde bize komik gelirdi şimdi onları daha iyi anlayabiliyorum aslında değişen bayramlar değil de bizdik… gönderilirdi. Daha sonra sarmalar sarılmaya başlanırdı. Hiç unutmam Cenaze gibi üzücü olayları da ilk önce çocukluğumda annemler komşularyakın komşular duyardı. Uzaktaki la birlikte bir akşamda iki üç tencere komşular ise imamın selasıyla duyar sarmayı sararlar ve komşunun tancenaze evine koşardı. Ölen kişiye son dır evinde kuzine sobasının üzerinde vazifelerini yapmak için adeta yarıgece sahura kadar pişerken bizde geşırlardı. Kimi cenaze sahibini teselli cenin geç saatlerine kadar saklambaç eder, kimi gelen gidenle ilgilenir, kimi ve polisiye oyunlar oynardık. Yapılan yemek işlerine bakardı. Cenaze evi külezzetli yemekler bereketli bayram çükse en yakın komşu evini açardı. Ersofralarında eşe dosta ikram edilmek kekler cenazenin defin işleriyle uğraüzere hazırlanarak yerini alırdı. Bayraşırken, cenaze evine en az üç gün her