PUPPETS, PAINTING BY MAURICE LELOIR, MAGASIN PITTORESQUE 1880
THE EXACT ORIGIN POINT OF THE PUPPETEERING ISN’T EXACTLY KNOWN, BUT SIMILAR
TO SHADOW PUPPETRY, IT IS THOUGHT TO ORIGINATE FROM INDIA AND CHINA.
P
uppets are little dolls that are used to tell stories and make
people think. They can be made to dance, sing songs, always
provide audiences a good laugh. Usually moved by a wire
or hand, they can be made of light materials such as wood,
cardboard, fabric, cloth, clay and so forth. Plays performed with these
dolls are called “puppeteering.” In actuality, puppeteering is our first
and most common hobby as children; after all, as children, didn’t we
all play with dolls or make believe that our favorite plush toy could
talk? Didn’t we assign them roles and characters? Similar to our own
childhoods, puppets and puppeteers have a very similar origin story
in history as well.
The exact origin point of the puppeteering isn’t exactly known,
but similar to shadow puppetry, it is thought to originate from India
and China. Spreading later to Central Asia and Iran, it eventually
found its way to the West. We can say that at the core of puppetry
lies the desire to control human beings. For example, in ancient
Egypt, people were buried together with their personal belongings.
Excavations done in children’s tombs from that period uncovered dolls
made of wood and ivory. Egyptian etchings also contain figures acting
as puppeteers. Puppeteering history grew alongside with magic rituals
and several religious ceremonies. There are written sources depicting
masked and jointed dolls used as puppets in these ceremonies.
İnsanların hikayeler anlatırken oynattığı, şarkılarla eğlendirdiği,
mizahi öğelerle güldürürken düşündürdüğü oyuncak bebeklerdir kuklalar. Tahta, karton, bez, kumaş, pişmiş toprak gibi hafif maddelerden yapılan ve genelde iple ya da elle hareket ettirilen bu bebeklerle
oynatılan oyuna kukla sanatı denir. Hepimizin ilk ve ortak mesleğidir
aslında kuklacılık. Daha çocukken bebeklerimizi ya da çok sevdiğimiz
pelüş oyuncağımızı konuşturup, her birine karakter atfedip roller biçtiğimiz gibi kuklaların ve kuklacılığın tarih sahnesine çıkışı da benzer
bir yolla olur.
Kuklacılığın tam olarak ne zaman ortaya çıktığı net olarak bilinmemekle birlikte tıpkı gölge oyunu gibi Hindistan’da ve Çin’de doğup
yaygınlaştığı düşünülmektedir. Temelinde insanı kontrol etme güdüsü
yatan kuklacılık, doğduğu topraklardan Orta Asya’ya ve İran yolu ile
Batı’ya geçmiştir. Eski Mısır’da inanç sistemine göre ölen insanlar eşyalarıyla birlikte gömülürlerdi. Bazı çocuk mezarlarında ağaçtan ve
fildişinden yapılmış bebekler bulunmuştur. Yine Mısır kabartmalarında kukla oynatan figürler vardır. Kuklacılık tarihi, büyü ayinleri ve bir
takım dini törenlerle paralel gelişir. Maskeli ve eklemli bebeklerin bu
tür törenlerde oynatıldığına dair yazılı kaynaklar mevcuttur.
95