RM 01 | Page 99

PUPPETS, PAINTING BY MAURICE LELOIR, MAGASIN PITTORESQUE 1880 THE EXACT ORIGIN POINT OF THE PUPPETEERING ISN’T EXACTLY KNOWN, BUT SIMILAR TO SHADOW PUPPETRY, IT IS THOUGHT TO ORIGINATE FROM INDIA AND CHINA. P uppets are little dolls that are used to tell stories and make people think. They can be made to dance, sing songs, always provide audiences a good laugh. Usually moved by a wire or hand, they can be made of light materials such as wood, cardboard, fabric, cloth, clay and so forth. Plays performed with these dolls are called “puppeteering.” In actuality, puppeteering is our first and most common hobby as children; after all, as children, didn’t we all play with dolls or make believe that our favorite plush toy could talk? Didn’t we assign them roles and characters? Similar to our own childhoods, puppets and puppeteers have a very similar origin story in history as well. The exact origin point of the puppeteering isn’t exactly known, but similar to shadow puppetry, it is thought to originate from India and China. Spreading later to Central Asia and Iran, it eventually found its way to the West. We can say that at the core of puppetry lies the desire to control human beings. For example, in ancient Egypt, people were buried together with their personal belongings. Excavations done in children’s tombs from that period uncovered dolls made of wood and ivory. Egyptian etchings also contain figures acting as puppeteers. Puppeteering history grew alongside with magic rituals and several religious ceremonies. There are written sources depicting masked and jointed dolls used as puppets in these ceremonies. İnsanların hikayeler anlatırken oynattığı, şarkılarla eğlendirdiği, mizahi öğelerle güldürürken düşündürdüğü oyuncak bebeklerdir kuklalar. Tahta, karton, bez, kumaş, pişmiş toprak gibi hafif maddelerden yapılan ve genelde iple ya da elle hareket ettirilen bu bebeklerle oynatılan oyuna kukla sanatı denir. Hepimizin ilk ve ortak mesleğidir aslında kuklacılık. Daha çocukken bebeklerimizi ya da çok sevdiğimiz pelüş oyuncağımızı konuşturup, her birine karakter atfedip roller biçtiğimiz gibi kuklaların ve kuklacılığın tarih sahnesine çıkışı da benzer bir yolla olur. Kuklacılığın tam olarak ne zaman ortaya çıktığı net olarak bilinmemekle birlikte tıpkı gölge oyunu gibi Hindistan’da ve Çin’de doğup yaygınlaştığı düşünülmektedir. Temelinde insanı kontrol etme güdüsü yatan kuklacılık, doğduğu topraklardan Orta Asya’ya ve İran yolu ile Batı’ya geçmiştir. Eski Mısır’da inanç sistemine göre ölen insanlar eşyalarıyla birlikte gömülürlerdi. Bazı çocuk mezarlarında ağaçtan ve fildişinden yapılmış bebekler bulunmuştur. Yine Mısır kabartmalarında kukla oynatan figürler vardır. Kuklacılık tarihi, büyü ayinleri ve bir takım dini törenlerle paralel gelişir. Maskeli ve eklemli bebeklerin bu tür törenlerde oynatıldığına dair yazılı kaynaklar mevcuttur. 95