Perspective Perspective32 | Page 12

10
Baskılara karşılık “ Bizim aramıza giremezsin ve bu buluşmaları engelleyemezsin ” diyorum .
P : Mabel Matiz , Gaye Su Akyol gibi isimlerle bir arada işler yaptınız . Bir dinleyiciniz olarak bana aynı ailenenin fertlerisiniz gibi geliyor . Onlarla tanışıklığınız nasıl başladı ?
C . E : Mabel aslında benim bir hayranım gibi bana facebooktan mesaj atmıştı yıllar evvel . Bir kaç şarkısını dinledim . Çiganlığı , sokak müzisyeni tavrı ve mütevaziliği sebebiyle çok sevdim tanışınca . Sonra o benim konserlerime geldi , ben onun konserlerine , derken arkadaşlığımız ilerledi . Bana bir şarkı hediye etti ilk albümümde ; Cennetin Irmakları ’ nı . Son albümümde de bir bestesi vardır : Umut Var . Bunun yanında Kör Hevesi beraber söyledik . Mabel bana reçel yapıp verirdi , ben arada
bir onun evinde kalırdım . Yakın bir dostluğumuz vardı . Şu an böyle bir arkadaşlık yaşamıyoruz , biraz uzaklaştık . Ama ben Mabel ’ in her zaman çok özel bir insan olduğunu ve olacaksa pop ; böyle olsun dediğimiz bir müzik icra ettiğini düşünüyorum ve Mabel ’ in her zaman yanındayım . Gaye ile arkadaşlığımız ise daha da eskidir . Gaye ’ nin Mai diye bir grubu vardı , sonra Seni Görmem İmkansız ’ da çok takip ederdim . Biz birbirimizle çok yakın ilişkiler içinde ve her gün görüşen insanlar olmasak da artık , her zaman Mabel ’ i ya da Gaye ’ yi korurum , kollarım . Meyve veren ağacı taşlayanlar karşılarında beni bulurlar .
P : Bir ropörtajınızda Türkiye ’ de müzik yapmak enayilik demişsiniz . Ne demek istediniz ?
C . E : Evet ama ben onu çok güzel bir enayilik olarak görüyorum . Hani bombalar patlıyor , madenler çöküyor , kadınlara tecavüz ediliyor . Maalesef 45 tane erkek çocuğuna da tecavüz ediliyor , öğreniyoruz . Bunları yaşarken , ne olursa olsun bütün enerjimizi toparlayıp insanlara ‘ Ütopyalar Güzeldir ’ diyoruz . Bazen dinleyici ile birlikte ağlıyoruz , ‘ Yuh ’ diye bağırıyoruz . Aslında bir paylaşım ve şifa ortamı yaratmaya çalışıyoruz ve tüm mahalle baskıları karşısında dimdik durmak zorundayız
. Benden küçük dinleyicilerimi gerçekten kardeşlerim , akranlarımı ise arkadaşlarım olarak görüyorum ve o zaman bu baskılara , ahengi bozmaya çalışanlara karşılık “ Bizim aramıza giremezsin ve bu buluşmaları engelleyemezsin ” diyorum . Tüm olumsuzluklara rağmen dimdik duruyoruz ve “ iyi olmak zorundayız ” görseliyle ve hissiyle karşılarına çıkmaya çalışıyoruz dinleyicinin . Kısacası ne kadar yolumuza çıkmaya çalışan olursa olsun her sabah o mutlu , umutlu enayilikle uyanıyoruz . Enayilikten kastım o . Yani yıllarca para da kazanamıyoruz belki . Enayice , ama o enayilik çok değerli bence . Ben profesyonel kelimesini de pek sevmem aslında . Amatör mesela çok güzel bir kelime , değil mi ? Sanki onun içinde “ amour ” gizli . Kısacası yaptığın işe aşık olduğunda , idealist bir yoldan da gitmeye çalışıyorsan memlekette enayi oluyorsun , maalesef .
P : Sezen Aksu Tribute ’ ten ve El Adamı ’ ndan sonra popüleriteniz hızla arttı . Bu projelerinizden biraz bahsedebilir misiniz ?
C . E : Sezen Aksu Tribute başlarda otuz-kırk kişinin dinlediği konserlerdi ve sadece bir kerelik diye düşünerek başladığımız bir projeydi fakat çok fazla istek geldi , çalmaya devam ettik .