Perspective Perspective31-email | Page 69

Bunun yerine en uçta deneyimler yaşa- mayı tercih ettiler. Aralarındaki kimya ve ilişki o dönemin her şeyine tersti. İkisi de tek eşliliği asla kabul etmiyor, evlilik tutumuna tama- men karşı çıkıyorlardı. Bir kişiyi sahip- lenme fikri hiç bir zaman akıllarından geçmedi. De Beauvoir için, kadının tek bir erkekle beraber olma kısıtlaması akla gelmeyecek ilkel bir hakaretti. Bir kadı- nın bedeni asla sahiplenilemez, tapusu alınabilen bir araziye benzetilemezdi ve o kadın istediği kadar kişiyle beraber ola- bilme özgürlüğüne sahipti De Beauvoir’ın felsefesinde. Döneminin Don Juan’ı ola- rak bilinen Sartre’ın aklına bu düşünce çok güzel yatmıştı anlayacağınız. Ufacık tefecik biri olmasına rağmen baştan çıka- rıcı entelektüelliğiyle tüm kadınların ilgi- sini çekmiştir zamanında. Zaten De Beau- voir da öncelikle entelektüel olan Sartre’a aşık olduğunu söylemiştir hep. İlişkileri ne zaman bu konuma geldi diye sorarsanız eğer, hemen açıklayayım. Sartre&De Beauvoir birbirlerine aşık ola- caklarını anladıkları anda bir anlaşma yaptılar. Sadece iki sene birlikte kalmaya karar verip sonrasında ne olup biteceği- ni zamanı geldiğinde göreceklerdi. Gü- nümüzde böyle bir durumla kalkışırsak karşımızdakinin onu ve bize olan bağlı- lığını sınadığımızı düşünmesi çok olası. Ama Si mone ve Jean-Paul’ün amaçları bambaşkaydı. Onlar sadece hayatlarını kısıtlamamaya çalışıyorlardı ve ilişkilerin- de herkese bir şans tanımak istiyorlardı. Haklılardı belki de. Aşklarının temellerinden bahsettik, şim- di sıra geldi asıl aralarında yaşananlara. Böyle bir ilişkinin mükemmel olduğunu hiçbir zaman söyleyemeyiz. Hangi ilişki öyledir ki aslında? Ölümlerinden sonra, Sartre&De Beauvoir arasında geçen not- lar ve mektuplar gizli kalamadı. Böylelik- le aralarındaki sıkıntılar ve krizler bir bir açığa çıktı. Öfkelenmişlerdi birbirlerine karşı pek çok kez, bırakmışlardı konuş- mayı bir süreliğine. Birbirlerini kaybet- mekten korkuyorlardı belki de. Çektikle- ri vicdan azapları, gün geçtikçe büyüyor, içlerini yiyordu git gide. Ayrılmayı geçir- mişlerdi akıllarından. Aralarına giren ve sonu belli olmayan bütün üçüncü kişiler ilişkilerini güçlendiriyor, ama bir o kadar da yıpratıyordu. Tüm bu sorunlara rağmen, XX. yüzyılın imrenilen aşkı her şeyin üstesinden gel- meyi başardı. Hayatlarının her anında destek oldular birbirlerine Jean-Paul ve Simone. Her şeye beraber göğüs gerdi- ler, yan yana savaştılar. Peki nasıl? Çün- kü ilişkilerinde dürüstlük ilkesini temel almışlardı. Hislerini ve yaşantılarını, ilişkilerini ve fikirlerini, her şeylerini en detayına kadar oturup konuşmuşlardı. Kendilerine hiçbir şey saklamayı tercih etmemiş, birbirlerine asla yalan söyle- memişlerdi. Şanslılardı. Nadir bulunan bir ilişkileri vardı. Çünkü bütün bunlar onları birbirlerine iyice yakınlaştırmayı başarmıştı. Birbirlerine hem daha fazla güvenip bağlandılar, hem de kendileri- ne çok daha özgür hissettiler. Diğer tüm ilişkilerine rağmen Sartre, De Beauvoir’a “Sen bana gereklisin, diğerleri yalnızca bir tesadüf.” demeye devam etti. Tabi bu düşünce karşılıklıydı. “Sartre’la kar- Öfkelenmişlerdi birbirlerine pek çok kez, bırakmışlardı konuşmayı bir süreliğine. şılaştığım zaman, her şeyi kazandığıma inanmıştım. Onun yanında benim kendi- mi gerçekleştirmem başarısızlığa uğraya- mazdı. Şimdi kendime şunu söylüyorum: Kurtuluşu bir başkasında görmek, yıkıl- “Siz olmadan ben yarım bir insanım sevgilim.” manın en güvenli yoludur.” demişti De Beauvoir. Sartre onun en büyük başarı- sıydı, en azından Simone kendisine bunu söylerdi. Birbirlerine bütün yaşadıklarını anlatmış olmasalardı, belki de Jean-Paul Sartre hiçbir zaman Sartre, Simone de Beauvoir’da hiçbir zaman De Beauvoir olamayacaktı. Alışılmışın dışında bir aşk yaşadılar Simo- ne ve Jean-Paul. Evlilik kelimesini, küçük sohbetler dahil, hiç bir zaman ağızlarına almadılar. Çocuk yapmayı akıllarından geçirmediler bile. Hiç beraber yaşamadı- lar. İlk tanıştıklarındaki resmiyeti ölüm onları ayırana kadar taşıdılar. Beraber yaşlandılar. 15 Nisan 1980’de Sartre’ın ölümü üzerine tam hayat onları ebediyen ayırdı derken De Beauvoir, ömrünün geri kalan yıllarını Sartre’ın mezarının karşı- sında bir eve taşınıp onu izleyerek geçir- di. Elli yıl aşkın bir birliktelik sürdüren Simone de Beauvoir&Jean-Paul Sartre, yan yana gömülerek beraber anılmaya devam ettiler. P KAYNAK http://tr.wikipedia.org “Sen bana gereklisin, diğerleri yalnızca bir tesadüf.” http://eksisozluk.com http://www.radikal.com.tr/ http://www.yasamaugrasi.com/ http://www.gazetevatan.com/ 67