Perspective Perspective31-email | Page 48

46
Yukarıdan
bakıldığında
istiridyeyi andıran
bu meydana yarış
zamanı tonlarca
kum getirtiliyor .
fetleri giymiş insanlar ortalıkta dolaşıyor ve çeşitli yerlerde gösteriler yapıyorlar . Gösteri demişken , görselliğin yanı sıra müthiş bir kulak ziyafetinden de söz etmeliyiz . Uzaklardan bir yerlerden hep bir müzik geliyor kulağınıza . Sonra müziğin yaklaştığını fark ediyorsunuz ; saksafon mu o ? Bir de trampet var sanki … Kulak kabartıyorsunuz , yaklaşıyor evet eminsiniz ama nereden geleceğini bir türlü kestiremiyorsunuz . Sokaklar dar ve duvarlar yüksek olduğu için bir nevi labirentte gibi hissediyorsunuz kendinizi ve sesi takip etmek zorlaşıyor . Dörtyol ağzı gibi bir yere geldiyseniz , işiniz yine zor çünkü ortalık çok kalabalık ve yollar genelde yokuş . Hangi yokuştan beliriverecekleri yine bir muamma . Artık iyice yakına geldiklerinde insanlar sesin geldiği
yöne bakmaya başlıyorlar ve bir anda karşınızda beliriyor bando . Ama ne bando ! Bayraklar , kıyafetler , trompetler hepsi aynı renklerde . Cıvıl cıvıl bir görüntü . Bir de güzel çalıyorlar ki , hangi mahalleninkine denk gelseniz onu tutasınız geliyor . Hem göze hem kulağa hitap ettikleri için sıkılmadan dakikalarca izliyorsunuz . Sokaklar dar olduğu için enine fazla yayılamıyorlar dolayısıyla upuzun bir bando sırası halinde uzun süre görüş alanınızda kalıyorlar . Daha sonra yüzünüzde bir gülümseme bırakarak uzaklaşıyorlar . Tabii ki yalnızca kendi mahallelerin sokaklarında dolaşıyorlar . Her şey o kadar canlı , ortalık o kadar kıpır kıpır ki hemen kendinizi olayın bir parçası gibi hissediyorsunuz . Yarışların coşkusu yalnızca bir iki saat içerisinde beni sarabiliyorsa , yıllarını burada geçiren insanlar için olayın önemin tahmin etmek zor değil .
İşin en ilginç taraflarından biri de yarışın yapıldığı yer . Şehirde bir hipodrom olduğunu falan düşünmeyin sakın . Olay bir meydanda geçiyor : Piazza del Campo . Burası şehrin merkezi . Belediye binası , saat kulesi , hediyelikçiler , cafeler , lokantalar . Yani Siena ’ nın kalbi . Yukarıdan bakıldığında istiridyeyi andıran bu meydana yarış zamanı tonlarca kum getirtiliyor . Bu kumlar belirli aralıklarla ıslatılarak koşuya uygun sert bir zemin oluşturuluyor . Tribün olarak da koşu
Atlar meydanda
3 tur koşuyor
ve bütün bir
sene boyunca
hazırlanılan yarış
hepi topu 90 saniye
sürüyor .
alanının ortası ve meydanı çevreleyen binaların balkonları kullanılıyor . Tabi bu balkonlar loca sayıldıkları için bilet fiyatı 300 ile 500 Euro arasında değişiyor .
Peki , sistem nasıl işliyor ? Şöyle ki ; 17 mahalleden yalnızca 10 tanesi o yılki yarışa katılabiliyor . Geri kalan 7 mahalle bir sonraki yıl yarışa direkt katılıyor ve diğer üçü de kura ile seçiliyor . Atlar meydanda 3 tur koşuyor ve bütün bir sene boyunca hazırlanılan yarış hepi topu 90 saniye sürüyor . Ama bittikten sonra kazanan mahallenin sevinci kesinlikle görülmeye değer . Asıl o zaman anlıyorsunuz bu yarışların onlar için ne kadar önemli ve galibiyetin ne kadar değerli olduğunu .