dır. Sonra da Kayseri sokaklarına dö-
külüp kimi kırtasiyeci dükkânlarını
kitap da sattıkları için yıkıp kırarlar.
O sırada, geceleri pavyonda çalışan
bir konsomatris, kaldığı otelinden
şöyle bir çıkmıştır kaldırıma. Ülkücü-
ler o konsomatrisi hemen kıskıvrak
yakalarlar ve ibret-i âlem için orada,
çırılçıplak soymak isterler. Konso-
matris yalvarır: ‘Abiler beni öldürün
ama bana bunu yapmayın!’”
Totaliter devletler her zaman dü-
şünceden ve kitaptan korkmuşlar-
dır. Sivas katliamını işaret edip o
zamana kadar kitapları, 1993’te ise
şairleri hem de alkışlarak yaktıkla-
rını söyleyerek “devlet biz insanlara
kamburdur” ifadesini desteklemiştir.
En ünlü şiirlerinden biri olan Meçhul
Öğrenci Anıtı’ndaki “Devlet dersinde
öldürülmüştür” dizesinin gizi soruldu-
ğunda ise İnsaf Ana’nın hikâyesini anla-
tıyor. Devlet Mimarlık ve Mühendislik
Akademisi’nde bir zamanların öğrenci
liderlerinden olan Battal Mehetoğlu po-
lisçe öldürülmüş. Cenazesinde Battal’ın
annesi İnsaf Ana’ya birisi neler hissetti-
ğini sormuş ve şu cevabı almış: “Ah ki
oğlumun emeğini eline verdiler.”
Buraya bakın, burada, bu kara
mermerin altında
Bir tenefüs daha yaşasaydı
Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk
gömülüdür
Devlet dersinde öldürülmüştür
Bir gece, gecenin bir vaktinde pırıl pırıl
güneşli Türkmen kocası dediği “bizim
Yunus”un Divan’ını okurken bir şiire
rastlamış:
Marmara’nın intiharının
sebebi olarak “dünyanın
arka bahçesini görmüş
olmasını” gösteriyor.
“Çünkü” diyor, “orayı
görürseniz renkler
solar!”.
Kul padişahsız olmaz
Padişah kulsuz değil
Ama kim bileydi
Halk aytmasa yort savul!
Toplu şiir kitabına ismini veren Yort
Savul şiirinin başlangıç noktası Yunus
Emre’dir. “Yort Savul yalnız padişahlar
için söylenir. Benim şiirimde ise bir pa-
dişah ‘üç ağır yıldız’ oldu; Deniz, Yusuf
ve Hüseyin. Yani Erzurum, Boğazlıyan
ve Sarız.”
Nerede kalmıştık? Tarihe ağarken üç
yıldız
Sürünerek geçiyor bir hükümet kuşu
kanatları yoluk
Bir söyleşisinde Ece’nin çok sevdi-
ği Nilgün Marmara’dan söz açarlar.
Marmara’nın intiharının sebebi ola-
rak “dünyanın arka bahçesini görmüş
olmasını” gösteriyor. “Çünkü” diyor,
“orayı görürseniz renkler solar!”. “Siz
gördünüz mü?” diye soruyorlar, konu-
yu değiştiriyor. Dünyanın arka bah-
çesini görmüş müdür bilmiyorum
ama hayatının önemli bölümünü
hastalıklarla uğraşarak geçirmiş ve
ölümüne bu hastalıkları sebep ol-
muştur.
Hükümet şairi değildi, kitle partisi
şairi değildi, ropdöşambrlı şair hiç
değildi. Ece Ayhan’ın krallığı yok-
tu, zaman zaman giyecek pantalo-
nu bile yoktu. Aksi ve küfürbaz bir
adamdı. Pek sevilmezdi. Ama Ece
Ayhan şiiri; aykırı şiirdi, kara şiirdi,
sivil şiirdi, sıkı şiirdi, şiirde kalma-
yan şiirdi, yalınayak şiirdi, erkek
emzirirdi, denizlere dökülürdü.
En son İzmir’de bir huzurevinde görül-
müş. Eceabat’a defnedilmiş. Sonunda
bir mülkiyeti olmuş.
“Bir dahaki gelişte dünyaya, nehir
yollarından döneceğiz” P
KAYNAK
Aynalı Denemeler – Ece Ayhan
Başıbozu k Günceler – Ece Ayhan
Sivil Denemeler Kara – Ece Ayhan
Hay Hak! Söyleşiler – Ece Ayhan
Ece Ayhan Çağlar Anlatıyor – Ece Ayhan -
Hazırlayan: Eren Barış
http://epigraf.fisek.com.tr/index.
php?num=974
43