“Kalem dedi. Hemen
ardından kalem kömürdür
dedi. Kömür olmalı
dedi doğal olmalı dedi
ağaç olmalı dedi. Yani
kırtasiyeden başka bir
dünyaya çekti her şeyi.”
hala. Tabii bu koleksiyonda önemli olan
üstündeki damga aslında. Hangi yoldan
geldiği ve nasıl bir yol izlediğini gösteri-
yor. Babamın düşkünü olduğu konular
çok farklı, buradan da görebileceğiniz
gibi… Aynı zamanda büyük bir kırtasi-
ye düşkünü. Hatta İsviçre’den kırtasiye
ürünlerini toparlayan da babam. Defter-
lere ve kalemlere oldukça düşkün. Kır-
tasiye diyorum buraya çünkü kırtasiye
bence aslında. Birçok kişi böyle yorum-
lamıyor. Kalem ve yazmak ise benim
çok derinde kalmış bir tutkum. Yazma-
nın terapi olduğuna inanan biriyim. Kü-
çükken çok günlük tutardım, şimdi de
sıkıntılarımı yazarak atıyorum ama Plu-
mon tamamen babamdan çıktı diyebili-
riz. Babam kendisi burada bir şey açmak
isterken benim üzerime kaldı aslında.
Ben yardım ederim diye başladım ama
yardımın çok ötesine geçti durum. Ben
bu kadar büyülü bir dünya olabileceği
ihtimalini canlandırmamıştım kafamda.
Plumon’u Plumon yapan en büyük etki
mimarımızdan geldi. Çalıştığımız mimar
bu küçük mağazayı eve çevirdi. Buraya
ruh kattı. Kalem dedi. Hemen ardından
kalem kömürdür dedi. Kömür olmalı
dedi doğal olmalı dedi ağaç olmalı dedi.
Yani kırtasiyeden başka bir dünyaya
çekti her şeyi. Çok derin ve büyülü bir
dünyaya çekti Plumon’u.
P: Neden Plumon?
S.S: Kart tasarımlarımızı yapan ajansla
ortak çalışmamız aslında. İsim arama-
ya başladığımız dönemde onlardan çok
yardım aldım. Akıllarına gelen isimleri
saymaya başladılar bana. Plumon dedik-
leri an kelimeye vuruldum! Kelimenin
anlamını öğrendiğimde daha çok vurul-
dum. Plumon kuş tüyü demekti…
P: Buradaki alışveriş algısını nasıl oturt-
tunuz?
S.S: Gelen misafirlerle burası başka tür-
lü bir alışverişin olduğu bir mağazaya
dönüştü. Duygu alışverişi diyorum ben
buna. Müşterilerimiz burada bir ev hissi
27