Perspective Perspective31-email | Page 15

geliştirici olarak reklam üzerinde tam bir hakimiyetiniz yok. Aldı- ğımız reklamlarda ise, kullanıcıy- la olabildiğince yüksek bağlantılı içerikleri almaya çalışıyoruz. S.A: Oyunu geliştirirken bizim asıl önceliğimiz oyunların çok faz- la insana ulaşması, beğenilmesi ve oynanması. IAP’ye örnek vermek gerekirse Toy Blast; level bazlı, puzzle çözdüğünüz bir oyun. Bu puzzle’ları çözerken belirli bir can limitiniz var ve bu canlar belli bir aralıkta tekrar doluyor. Eğer ca- nınız bittiğinde beklemek yerine oynamaya devam etmek istiyorsa- nız, oyun içi satın alma yaparak devam edebiliyorsunuz. Bu tip harcamaları yapan oyuncularımız toplam kullanıcı sayısının oransal olarak çok ufak bir kısmı, iş mo- delinin çalışmasını sağlayan olgu ise oyunlarımızın her gün dünya genelinde milyonlarca kişi tara- fından oynanıyor olması. P: Herhangi bir oyununuzda hile yapılmasına karşın ne gibi önlem- ler alıyorsunuz? Hiç yapılmıyor diyebili- yor musunuz? S.A: Peak Games olarak bu konuda artık oldukça deneyimli olduğumuzu söyle- yebiliriz, özellikle multiplayer oyunları- mızda daha sık rastlanıyor bu sorun. Çe- şitli yollarla bunu anlamanın yolları var ve bu alanda kendimizi oldukça geliştir- diğimizi söyleyebilirim. Ancak kullanı- cılar da oldukça kreatif, o yüzden bazen keyifli bazen ise yorucu bir süreç bu. Hile konusunda en büyük sorun, hileyi yaptığınızda sizin kazancınızdan ziyade başka oyuncuların keyfine verdiğiniz zarar, bütün oyuncularımızın oyundan azami keyfi alması için dediğim gibi bu konuya önem veriyoruz. E.İ: Küfür, hakaret gibi konular çok ciddi konular. Bu tarz konularda tolerans olmuyor. Burada önemsediğimiz şey Soner’in de dediği gibi kullanıcının dene- yiminde herhangi bir kötü tecrübe yaşa- maması için gerekli önlemleri almak. Hile yapanlar çok küçük bir kitle olduğun- dan, oyunumuzun gelirlerini ve büyüme- sini etkileyemiyorlar. Günde 50-60 kişi hile yaptığı zaman hayatımız değişmiyor. Fakat bu noktada diğer oyuncuların ha- yatlarının değişmemesi çok önemli. P: Dergimiz için seçtiğimiz sektöre ge- lirsek, Türkiye’deki bilişim sektörünün durumu hakkında neler söyleyebilirsi- niz? Türkiye’de iyi okullarda iyi eğitimler ve- E.İ: Oyun sektörü daha erken safhasın- da şu an Türkiye’de. Belli bir ekosistem oluşmaya başlıyor. Genel olarak bilişim sektöründe çok ilerideyiz diyemiyorum. En kritik şeylerden bir tanesi yetişmiş insan ve bu konuda hala beklediğimiz hızın altındayız. Amerika’nın beş on yıl kadar arkasından geliyoruz. Fakat ge- nel olarak pozitifim. Bu alanda çalışan arkadaşlarımıza baktığımızda güzel ge- lişmeler var. Türkiye’de başarılı olabile- cek şirketler de var. Teknoloji üreten ve üretmeye çalışan şirketlerin olması da oldukça pozitif. Tabii ki çok daha fazla olması lazım ve çok daha fazla insanın böyle bir kariyer yolu olduğunu bilmesi gerekiyor. Bence biraz orada sorun ya- şıyoruz ve uzun vadede bu durum de- ğişmeli. çevremdeki insanlar çok iyiydi. O insan- S.A: Türkiye’de bu sektör için oturmuş bir ekosistem yok. Bugün mezun olup Türkiye’de bir teknoloji şirketinde çalışmak istiyorum dediğinizde seçe- nekleriniz sınırlı. Bugün baktığımızda, bizim gibi teknoloji geliştiren hatta yurt dışına teknoloji üreten çok az şirket var. riliyor. Bu noktada üniversitelerde bir eksiklik görmüyorum. Kendi yaşadığım üniversite deneyimim, hocalarım ve larda potansiyel olduğunu görüyorum fakat burada ortam yok. Önem verilmi- yor. Sektörün gelişmesini sağlayacak ya- tırımcılar var. Sonuçta yatırım olmadan sektör yaratılamıyor. Tam olarak çizilmiş bir yol göremiyorum. Bu yolun ülke ça- pında çizilmesi gerekiyor. Güney Kore, Samsung ve LG’yi üretebiliyor. Bugün Amerika’nın iyi üniversitelerinden me- zun insanların, çalışmak istediği yerler Google, Apple ve Facebook gibi şirket- ler oluyor. Güney Kore’de ise Samsung. Teknoloji şirketleri bizde en çok çalışıl- mak istenen şirketler değil. Ben hayatım boyunca başka bir iş yapmak istemiyo- rum ama biz bu bakış açısına sahip azın- lığız. Ciddi bir algı değişimi gerekiyor. Belki Peak Games olarak yurt dışındaki başarılarımız bu algıyı değiştirebilir diye umuyoruz, buna inanıyoruz. P 13