6 |
Dünyayı değiştirebileceğinizi düşünün . Hareket noktası bu olan bir insanın fark yaratmak ve değerleri üzerine takıntısını hayal etmek çok da zor değil . Ben “ farklı ” bir insandan bahsediyorum bu yazımda sizlere . Farklı , sıyrılmış , uçlarda yaşayan , acımasız ve duygusal ; tutarsız gibi görünen ama içsel olarak bağlantılı milyonlarca sıfatın yakıştırılabileceği , gözlerindeki ışığın somutlaşmış halinin ise şuan bir şekilde hepimizin hayatında olduğu bir insan . Tıpkı bundan 30 sene önce şu anın hayal edilebilmesinin güçlüğü gibi ; inanması güç ama gerçek . Kendisi büyük bir şirketin yanı sıra , disiplin ve düzeninin arkasında saklı bir duygu dağınıklığı sahibi . İnsanın kalbine dokunabilmekte sınır tanımayanlardan .
Hayatlarımızda aktif rol oynayan kişisel teknojik aletlerin fikir babası kabul edebileceğimiz Steve Jobs ’ ın hayatını anlatmak , hepimizin bildiği genel özelliklerden bahsederken aslında alıştığımız bu teknolojik entegrasyonun bir bireyin hayatındaki nüanslar sayesinde şekillendiğini fark etmenin mutluluğu ve fark ettirme amacıyla yazmak istediğim bu yazıyı derleyebilmek için Steve Jobs ’ un Stanford Üniversitesi mezuniyet töreninde yapmış olduğu konuşmayı tekrar dinledim . Kişisel gelişim eğitimi doygunluğunda , ancak kendisini kanıtlamış bir insanın hayat tecrübeleriyle somutlaşmış bu konuşma , başından geçenleri birinci ağızdan anlattığı için biraz öznel de olsa , hayatlarımıza bir nebze yön verip farkındalık yaratmak için bence ideal . Bu yazıda bu konuşmayı irdeleyip , hayat hamurumuzu biraz kıvamlandırabilmeyi umuyorum .
|
Çoğumuz , kendimizi tanıma fırsatına henüz |
erişemediğimiz küçük yaşlarda tercih yapmaya tabi tutuluruz . Ne yapmamız gerektiği konusunda fikrimiz olmaz . İşte Jobs da konuşmasının ilk bölümünde aynı dertten muzdarip olduğundan bahsediyor ;” Üniversitenin de bunu bulmam için bana nasıl fayda sağlayacağını çözememiştim ” diyen Jobs , krizi fırsata çeviriyor ve çoğumuzun belki de zeka diye “ kestirip attığı ”, kendisininse merak ve sezgi olarak yorumladığı kişilik özellikleri sayesinde kendini keşfetmek yolunda yepyeni deneyimlere yelken açıyor . Konuşmasında da bahsettiği gibi , Steve Jobs hakkında bu konuda verilebilecek en net örneklerden biri bizleri aydınlatacak nitelikteki ‘ Kaligrafi dersi ’ |
Okulu bıraktıktan sonra hoşlandığı şeylere vakit ayırma fırsatı bulan Jobs , dahil olduğu kaligrafi dersi ile , az önce bahsettiğimiz alıştığımız genellemelerden olan serif ve san serif yazı karakterleri , değişik harf kombinasyonları arasındaki boşluğu ayarlama ve tipolojiler hakkında edindiği bilgileri Macintosh meydana gelirken pratik olarak oluşturmayı başarmış biri olarak , sanatın ve tarihin inceliğinden ne kadar etkilendiği her fırsatta ortaya koyuyor . Hayatında belki de rastgele yaptığı tercihlerin onu o yapan olgular olduğunu ortaya koyan Jobs , kaligrafi gibi dağınıkmış gibi görünen bu ilgi alanlarını bir yerde toplayabilme yeteneğini ‘ noktaları birleştirmek ’ olarak adlandırıyor , “ Tabii ki üniversitedeyken noktaları ileriye bakarak birleştirmek imkansızdı . Fakat on sene sonra geriye dönüp baktığımda her şey çok ama çok berraktı .” diyen Jobs , tanrıya , cesaretimize , kaderimize , hayata , karmaya , herhangi bir şeye güvendiğimiz takdirde değişebileceğimizi ve paralelinde hayatımızın da değişebileceğini ifade ediyor . |
‘ Sevgi ve kaybetmek ’ üzerine olduğunu söylediği ikinci bölümde ise , hayatının erken bir döneminde neyi sevdiğini bulduğu için şanslı hissettiğinden bahsediyor . Çoğumuzdan küçük bir yaşta , 20 yaşındayken ailesinin garajında Woz ( Steve Wozniak ) ile birlikte , 10 sene sonra , garajdaki iki kişiden , 4000 çalışanı olan 2 milyar dolarlık bir şirkete dönüşecek bir girişim olan Apple ‘ ı kurmak ve akabindeki o yoğun çalışma … Hayatta neyi sevdiğimizi bulmamız ve ona tüm enerjimizi akıtmamız diyebileceğimiz bu durum , gençliğimizin verdiği güç ve kafalarımızın berraklığı bu yaşlarda bize doğru eşlik edebilirse , içimizdeki potansiyeli olağanüstü bir şekilde ortaya çıkarabilir .
İkinci bölümün ‘ kaybetmek ’ kısmı ise , kendi kurduğu şirketten kovulması . Bu olay , ifade ettiği gibi hayatının sıçrama dönemlerinden bir tanesi . “ Hayatımın odak noktası olan şey bir anda yok olmuştu , bu büyük bir yıkımdı .” diye ifade ediyor Jobs kovulma zamanını . İşte bu kovulma , fırsata çevirdiği krizlerden bir diğeri , hayatının statükosunu bozarak yeni bir içsel beyin fırtınası yaratan sıçrama dönemlerinden bir tanesi .
Başarılı olmanın ağırlığını , her zaman kendimizle yarış halinde olmak ve toplum baskısı olarak değerlendirebiliriz ve eminim ki bu kavramların hiçbiri bizlere yabancı değil . Hepimiz bir yarışla bu noktaya geldik ve içinde bulunduğumuz rekabet ortamını hissediyoruz . Oysa ki bir insanın , kendini henüz göstermemiş olmasının tedirginliği olsa bile yeniden başlamanın , sil baştan aksiyon planı ve misyon oluşturmanın heyecanını , tekdüzelikten uzaklığını inkar edemeyiz . İşte hepimizin bildiği ama kabullenmesi güç bu durumu Jobs şu sözleriyle özetliyor :
|