Perspective Perspective 35 | Page 81

kin iyi geçti ki Uzakdoğu da Çin’de yapılmış olması ve Çin’in bunu bir gösteriş şovu anlamında algılaması ve mali olarak hiçbir masraftan ka- çınmaması oyunları çok parıltılı bir hale soktu. Belki sportif anlamda üst düzey bir organizasyon yaşamadık ama şov ve Çin’in Dünya’ya kendi- ni bir büyük güç olarak gösterme- si manasında renkli bir olimpiyat seyrettik. Ben açılış töreninde stad- taydım ve düşünün ki havai fişek gösterisi 20 dakikaya yakın sürdü. Neden? Çünkü barutu Çinliler bul- muştu ve bunu herkesin gözünün içine sokmak istediler. 2022 için de Pekin’nin yaz olimpiyatlarında gös- terdiği performans ve oyunların ka- litesi etkili oldu ve kolaylıkla seçildi. Bu arada Pekin hem yaz hem de kış olimpiyatlarına ev sahipliği yapacak ilk şehir olacak, Ve tabi en yakında- ki 2018 Pyeongchang için de konu- şalım. 1988 Seul Olimpiyatları’nı hatırlıyorum, Güney Kore’nin de ekonomik atılımlar gerçekleştirdiği yıllara tekabül eder, ülke olimpiyat yoluyla adını Dünya’ya duyurabil- mek için olimpiyata aday olmuş ve ev sahipliğini almışlardır. Kış olim- piyatları kar ve buz sporları olarak ikiye ayrılıyor ve dağda yapılması gerektiği için şehirden biraz uzakta konumlanıyor. Soçi’de de benzer bir problem vardı, Pyeonchang’de de öyle ama oyunların kaderi bu. Üç farklı merkezde gerçekleşeceği için, 2018’deki en büyük problemin ko- pukluk olacağını düşünüyorum. P: Aslında 2020 Olimpiyatları de- yince içimiz burkulmuyor değil. Tokyo ve İstanbul arasında geçen Sporun Dünya’da pa- zarlanmasının en önemli un- surları aslında kahramanları- dır rekabeti daha dün gibi hatırlıyoruz. Sizce İstanbul neden ev sahibi ola- rak seçilmedi, seçilseydi neler olur- du? Türkiye’yi bir gün ev sahibi ülke olarak görebilecek miyiz? Bunun için ne yapılabilir? M.A: Bizim olimpiyat serüvenimiz aslında 1990 yılların başına daya- nır, 2000 yılı adaylağı için böyle bir vizyon geliştirilmeye çalışıldı fakat Türkiye’de böyle bir vizyon yoktu. Türkiye ve benzeri ülkeler için olimpiyatlar çok büyük ve güç or- ganizasyonlar. Olimpiyatları alama- sak da ortaya konulan ilerlemeleri Türkiye’nin pozitif hanesine yaza- biliriz, özellikle spor kültürü hala yetersiz olsa da bu alanla büyük atılımlar söz konusu oldu. Türki- ye alsaydı ben 2020’nin çok akılda kalan bir etkinlik olacağını düşünü- yordum. Ancak, Türkiye’nin siyasi olarak yaşadığı sorunlar, komşula- rıyla yaşadığı gerginlikler, Ortadoğu kazanına olan yakınlığı ve Suriye meselesi komitedeki kaotik ortam- da bizi oldukça negatif etkiledi. Bu- nun yanı sıra kulis de çok önemli bir etken. Yarışlarda, yakın gördü- ğünüz ülkeler bile verdikleri oylarla sizi sırtınızdan bıçaklayabilir. Nite- kim 2020 adaylığında bizim en az destek aldığımız ülkeler ne yazık ki, müslüman ülkeler oldu. 2032 İstanbul adaylığı için şimdiden o günün dünyası adına konuşmak bir kahin işi olacaktır çünkü Türkiye jeopolik konumu, siyasi dinamik- leri ve ekonomik durumu itiba- riyle çok değişken bir ülke. Lakin, daha büyük ve ayakları yere basan bir adaylıkla 2032’yi alabiliriz diye ümit ediyorum. P: Türk izleyicisi spor izlemeyi sevi- yor mu? Olimpiyatlara ne kadar ilgi gösteriyor? Ülkemiz olimpik spor- larda başarısını nasıl arttırabilir? M.A: Eğri oturup doğru konuş- mak lazım bu konuda, dünya stan- dartlarında spor olgusunu henüz ülkemizde yerleştiremedik çünkü seyretmeyi seviyoruz yapmayı değil ki kırılma noktası bu. Türkiye’de sporun futboldan ibaret olduğu dü- şünülüyor. Türkiye’nin sanat- ta, bilimde, teknolojide nasıl dünyanın önde gelen ülkeleri arasında bir yeri yoksa böyle bir şeyi sporda beklemek de doğru olmaz. Dola- yısıyla önce bizim bu kültürü yerleştirme- miz lazım ve bunun da yollu eğitimdir, özellikle de spor eğitimini çok küçük yaşlardan başlatmak gerekir Eğitimin kalitesi de önemli. 77