Perspective Perspective 35 | Page 82

kuruluşlarının yaptığı gibi ofisler kurabilelim. Amerika, İngiltere, Fransa, Rusya, Japonya, Almanya ve benzeri ülkeler olimpiyatın gerçekleşeceği şehre kamp kuruyorlar, ofisler kiralıyorlar ve kendi gazetelerini oraya taşıyorlar. Biz onların yanında çok mahsun, zavallı kalıyoruz.
P: Cinsiyet eşitliğine vurgu yapmak amacıyla olimpiyat oyunlarına yeni karma branşlar eklendi, bu gelişmeyi nasl değerlendiriyorsunuz?
78
Spor dediğim zaman yanlış anlaşılmasın illa herkes yarışmacı olacak, madalya getirecek demek değil. İnsan önce kendi sağlığı için spor yapar. Gelişmiş ülkelerde, Batılı toplumlarda sporun bu seviyeye gelmesi taşıma suyla olan bir şey değil. Bu çocuklar ailesinde ya da yakın çevresinde hayat kalitesini arttırmak sağlıklı olmak için spor yapan bireyler görünce doğal olarak onlar da spora yöneliyor. Ülkemiz adına karamsar olmamak gerek fakat tek yol gençleri spora erkenden yöneltmek.
P: 2018 Kış Olimpiyatları’ na az sayıda sporcuyla gidiyoruz, madalya beklentiniz var mı?
M. A: Pyeonchang’ e artistik buz pateni dalında bizi temsil edecek sporcularımız Alper UÇAR & Alisa AGAFONO- VA ile gidiyoruz. Madalya beklemiyorum çünkü kış olimpiyat oyunlarında özellikle madalya kazanmak kolay değil ama madalya şart da değil. Bir sporcunun başarılı olmasının tek kriteri madalya değildir, sporun ülkedeki konumu, durumu neyse sporcunun da gelebileceği yer orasıdır. Bunun ötesinde attığı her adım alkışlanmalı ve taktir edilmelidir. İşte Türkiye’ de algı madalya üzerine konumlandırıldığı için medya da bu algıyla hareket ediyor ve nice çok başarılı sporcular madalya kazanamadığı için gündeme gelemiyor ve toplum tarafından tanınamıyor. Beklentileri doğru koymamız gerekiyor, kış olimpiyatlarına giderken madalyadan önce kaç sporcuyla gittiğimize, kaç çeşitli branşta
yarıştığımıza bakmalıyız. Alper ve Alisa’ da nice büyük başarılar imza atmış olmalarına rağmen yeterince gündeme gelmiyorlar. İnanılmaz ama hala sponsorları yok. Biz ülkemiz adına ilkleri başarmış bu değerli sporculara bile madalya kazanamadıkları için sporsor bulamaz durumdayız. Biz toplumdaki yanlış spor algısını kırmadıkça sponsorlar da aynı yanlışa düşüyorlar. Sosyal sorumluluk noktasında büyük şirketlere olimpik sporları ve sporcuları desteklemek için çok büyük sorumluluk düşüyor.
P: Olimpiyat oyunlarının takibi ve basına sunulma süreci nasıl oluyor?
M. A: Rio Olimpiyatları coğrafi olarak uzak bir noktada yapıldığı için Türkiye’ den bir avuç gazeteci gidebildi koskoca olimpiyat oyunlarına. Biz, üç beş gazeteci takip edebildik. Atina yakındı ve beklentiler yüksekti, medyanın hem ekonomik durumu hem de algısı daha pozitifti orada. Yirmi kişilik bir medya grubu vardı, bu anlamda geriye gidildiğini söyleyebiliriz. Türk sporcularının yarışma programını elimize alıyoruz ve o gün kaç yere yetişebilirsek artık koşturmak suretiyle yarım yamalak da olsa oyunları takip etmeye çalışıyoruz. Bu açılardan bir gazeteci olimpiyatları sağlıklı bir şekilde takip edemez, sadece belli alanları izleyebilir. Türkiye’ nin gönderdiği branş ve sporcu sayısının her olimpiyatta bir adım yukarı çıktığını ve giden medya mensubu sayısının her olimpiyatta biraz daha azaldığını düşünürsek Türk gazetecileri için son derece yorucu, sıkıntılı, stresli bir süreç oluyor. Gönül ister ki dünya ülkelerinin medya
M. A: Ben olumlu buluyorum çünkü olimpiyatlarda sadece erkeklerin yarıştığı bir olimpik düzen vardı. Antik Yunan’ a kadar gidersek kadınların izlemesi bile yasaktı. Lakin daha sonra başlatılan modern olimpik düzene geçiş süreciyle kadınlara belirli branşlarda yarışma hakkı tanındı ve çok yakın geçmişte de kadın sporcuları her branşta görmeye başladık. Tabii katılım sayısında bir takım dengesizlikler vardı, IOC şimdi bunu ortadan kaldırmaya çalışıyor ve eşit sayıda yarışmaları için gerekli düzenlemeler yapıyor. Bunun bir adım ötesi olarak bazı branşlarda karma yarışma modelinin getirildiğini görüyoruz.
Bunun yanında yeni nesillerin dikkatini çekmek için adrenaline dayalı, yeni ve farklı branşlar da olimpiyat takvimine ekleniyor ki ben bunu da destekliyorum. Öte yandan araştırmalara göre gençler artık zamanla yarışmaktan çok birbirleriyle yarışmayı ve daha extrem sporları cazip buluyorlar.
P: Dünya 2020 için gözlerini daha şimdiden Tokyo’ ya çevirdi. Japonya’ dan üstün işler bekleniyor. Tokyo 2020 sizin için ne ifade ediyor?
M. A: Ben de heyecanla bekliyorum açıkcası ve orada olabilmeyi ümit ediyorum. İşin organizasyon boyunda tatlı bir rekabet var, herkes en iyisini yapmak, en hatırda kalan olimpiyatı gerçekleştirmek istiyor. Japonya’ nın bu anlamda başta teknolojik olmak üzere bir takım avantajları var ve bu üstünlüğü sonuna kadar kullanacaklarını düşünüyorum. 2008 Pekin’ in ötesine geçmek ve Çin’ den daha iyi işler yapabilmek için ellerinden geleni ortaya koyacaklarına inanıyorum Tesislerin akıllı olması, gerek seyircilerin organizasyonu gerek yayınlar anlamında aksaklıklara ve sorunlara rastlamayacağımız bir şekilde olimpiyatları yapacaklardır. P