Perspective Perspective 35 | Page 67

Yeşilçam filmlerindeki ölümsüz aşklar gerçek mi?
kadar yetebilir ona. Biz de film boyunca Nermin’ in gelgitlerini ve hikayesini izliyoruz. Aşka karşı paranın hikayesini yani.
Diğer tarafta da Mehmet, Yeşilçam filmlerinin fakir ama gururlu delikanlısı … Buna rağmen bir o kadar gerçek bir karakter Mehmet. Aşkı, yaşamı, ailesi ile sadece bir karakter değil Türkiye’ nin öteki yüzünün portesi adeta. Belki de bu yüzden seviyoruz onu. Metin Erksan da bu klişeyi yıkmak istemiş olacak ki film boyunca Mehmet karakterinin yaşadığı kırılmalar ile birlikte biz de hayatın insanları nasıl değiştirdiğini idrak ediyoruz.
63
sonu hariç. Metin Erksan da benim gibi düşünmüş olacak ki son sahnesi için yıllar sonra keşke öyle çekmeseydim demiş. Filmin 1965 yılında çekildiğini düşünürsek bu kadar çağının ilerisinde olan bir filmin yurt dışında ve yurt içinde bilinirliğinin neden bu kadar az olduğunu merak etmem sonucu Metin Erksan’ ın filmi hiçbir festivale götürmediğini öğrendim. Hatta festivalleri filmleri değerlendirmek için bir şov olarak gördüğünü okumamla beraber ona olan hayranlığım bir kez daha arttı. Sözün özü film sadece bir aşk hikayesi değil aynı zamanda kişinin kendine ve ilişkilere bakış açısını sorgulatacak bir şaheser.
Acı Hayat Yeşilçam Filmlerindeki ölümsüz aşklar gerçek mi? Ya da kötü niyetli zengin çocuk, iyi ve saf aşık normal hayatta da karşımıza çıkabilir mi? İnsanlar sadece siyah ve beyaz mıdır? Metin Erksan bu filminde yeşilçam ile ilgili bütün ön yargılarımızı kırıyor. Ve bir yönetmenin film için ne kadar önemli olduğunu bize gösteriyor.
Giriş sahnesinden itibaren film bir yeşilçam aşkı vadediyor. Ya da biz öyle zannediyoruz. Fakir ama aşık bir çift. Köşkte yaşayan zengin bir aile ve onların dünyadan bihaber oğulları. Bir yeşilçam klasiği için her şey tamam. Buna rağmen film boyunca ve filmden sonra düşündüklerimiz bir yeşilçam filminden daha derin. Metin Erksan bize her şeyden önce bir panoroma çiziyor. Bir tarafta kaynakçılık yapan Mehmet ve onun kuaförde manikürcü olan sevgilisi Nermin; diğer tarafta da hayatı boyunca rahat yaşamış Ender, onun bale yapan iyi eğitim almış kız kardeşi Filiz. Bu ikililer aynı şehirde yaşamalarına rağmen ayrı dünyalarda yaşıyorlar.
Bu sınır filmde o kadar çarpıcı verilmiş ki, halkın belli bir kesimi villalarda ve o zaman lüks olan apartman dairelerinde yaşarken o apartmanların yanı başındaki gecekondularda oturmak zorunda kalan insanlar aynı kareye girmiş. Böyle bir portrede zenginlerin gittiği kuaförde çalışan Nermin kendi hayatından ve hayatın getirdiklerinden memnun gibi gözükse de mutlu olabilir mi? Ya da aşk ne
Filiz ve Ender ise hayata önde başlamış ve iyi bir ailede doğmuş şanslı kesimdeler. Ender burnu havada çalışmayan bir genç. Para ona göre her şeyi satın alabilir ama aşkı değil. Aşk da en az para kadar önemli ve sahici bir duygu Ender’ e göre. Filmde Ender’ in aşk ve para arasındaki gelgitleri ile yaşadıklarını izliyoruz.
Filiz ise filmdeki en net karakter. Ne istediğini biliyor ve isteklerine ulaşmak için yapması gerekenlerin farkında. Bencil belki ama bu bencillik insana dair, insanı insan yapan bir bencillik. Bu yüzden film boyunca en anlaşılabilir karakter de Filiz. Hayatı ona getirdikleri ile kabullenmesi ama yine de pes etmemesi belki onu daha da gerçekçi yapıyor.
Fakirlik ile zenginlik, para ile aşkın arasında geçen bir film Acı Hayat. Bu yüzden“ gelgitler” in filmi demek yanlış olmaz sanırım. Film başlarken hissettiğiniz iyi kötü algısı ile bittiğindeki fark inanılmaz. Acı Hayat tam da bu yüzden bir gerçek hayat panoraması. Sonuçta hayatta kim gerçekten iyi veya kötü ki. P