Perspective Perspective 35 | Page 22

sene beraber kalan çiftin 8 çocuğu oldu. Benim hayatımdaki en büyük düşman zamandır. Film, En İyi Senaryo ve En İyi Oyuncu dâhil beş Os- car Ödülüne aday gös- terildi. Ancak bu dö- nemde Chaplin’in özel hayatı hiç iyi- ye gitmiyordu.18 yaşındaki Oona O’Neil ile evle- nerek dördüncü evliliğini yaptı ve Chaplin’in ölümüne ka- dar 18 20 Yağmurda yürümeyi sevmişimdir hep, kimse ağladığımı göremiyor diye. Bir kara mizah filmi olan Monsieur Verdoux’nun 1947’de ilk gösteriminden sonra Chaplin hem finansal hem de sa- natsal açıdan bir yenil- giyle karşı karşı- y a kal- dı. Bu filmi yaptığı “en akıllı ve parlak film” olarak adlandırılan Chaplin komünist olmakla suçlandı, Ame- rikan vatandaşlığını reddetti ve Amerika’ya girişi yasaklandı. Ka- rısı ve çocuklarıyla İsviçre’ye taşınan Chaplin, komünist yönetimli Dünya Barış Örgütü tarafından Uluslarara- sı Barış Ödülüne layık görüldü. İlk Avrupa filmi A King in New York’u 1954 yılında tamamladı ve güç- lü politik mesajlar vermekten çekinmedi. Öyle ki, filmin 1973 senesine kadar Amerika’da gösterilmesi yasaklandı. Chaplin, ömrünün geri kalan yıllarını eski filmlerini tekrar düzenleyerek geçirdi. 1960’larda, Amerika’daki poli- tik hava değiştikçe Chaplin’in filmleri yavaş yavaş tekrar gösterime girmeye başladı. 1964 yılında 500 sayfalık otobi- yografisini yayımla- dığında En Çok Satanlar listesine girdi. Sağlığı kötüye giden Chaplin, Amerikan hükümetinin isteğiyle 20 sene sonra 1972 yılında Amerika’ya döndü, Onur Ödülü kazandı. Chaplin’in geri dönüşü o kadar ses getirdi ki, Oscar Ödül Töre- ninde 12 dakika ayakta alkışlandı. 1975 senesinde Kraliçe Elizabeth II, Chaplin’e Şövalyelik Unvanını verdi. Chaplin’in sağlığı Ekim 1977’de iyice kötüleşti. 25 Aralık sabahında ise Chaplin, uykusun- da geçirdiği kalp krizinden dolayı gözle- rini açamadı. Charlie Chaplin, “Sinema dünyasının bir anıtıydı, tüm ülkelerin ve tüm zamanların… Sinemanın bize verdiği en güzel hediye”. Sen ne düşünüyorsun bilmiyorum sev- gili okur, ama bana sorarsan 16 Nisan 1889’da bir kahraman doğdu. Hepi- mizin kalbine dokunan bir kahraman. Hepimizi iyi ya da kötü, az ya da çok, derinden etkileyen bir kahraman. Bizi düşündürmesini bilen, kelimelerin her şey olmadığını bize gösteren bir kahra- man. Mutsuz olduğunda herhangi bir söz dinlemenin gerek olmadığını, sessiz- liğin de bizi mutlu edebileceğini ve gü- lümseteceğini, kahkahalara bile boğabi- leceğini kanıtlayan bir kahraman. Ama aynı zamanda bazen kelimelerin yetersiz kaldığını gösteren bir kahraman. Sesini yükseltmekten ve duyurmaktan kork- mayan bir kahraman. Günümüzde daha çok ihtiyacımız var buna sevgili okur. Sesini duyurabilenlerin önemli konuları ele almasına ihtiyacımız var. Dünyada olan bitenleri göz ardı etmeyenlere ih- tiyacımız var. Sanatı ve politikayı iç içe geçirenlere ihtiyacımız var. Sanat içinde politikayı, ama bir o kadar da politika içinde sanatı kullananlara ihtiyacımız var. Günümüzde sevgiden çok nefret var. Charlie Chaplin ise bu nefretin, kelimeler olmadan bile nasıl azalabi- leceğini, insanların kahkahalarla nasıl birleşebileceğini gösteren bir kahraman olmayı başardı. Chaplin’in sözleriyle, “Kahkahasız geçen bir gün, harcanmış bir gündür”. P KAYNAK www.pekguzelsozler.com https://tr.wikipedia.org https://en.wikipedia.org www.biyografi.info